İş dünyasında, ticarette, siyasette, sporda, hemen, hemen hayata dair ne varsa her alanda tecrübenin önemi çok büyüktür. Tecrübenin önemine ilişkin söylenmiş binlerce söz vardır. Benim en beğendiğim sözler ise genç adamın “ah bir bilebilseydim”, yaşlı adamın ise “ah bir yapabilseydim” dediği anekdottur. Gerçekten de genç adamın gücü, kuvveti, enerjisi vardır ama işi başarabilecek bilgisi, tecrübesi eksiktir. Yaşlı adam ise bilgiye, tecrübeye, çevreye sahiptir ama başaracak gücü ve enerjisini yitirmiştir. Bu da gösterir ki; ustalığa, bilgiye, tecrübeye saygı göstermek ondan istifade etmenin yollarını aramak gerekir. İşte bunu yapma alçak gönüllülüğünü gösterenler başarıyı hep yakalarlar. Aksini yapanlar ise baş üstü çakılmaya mahkumdurlar.

Ankara’nın her yeri, Sayın Erdoğan ve Özhaseki’nin resimlerinin yer aldığı “Ankara’ya Tecrübe Yakışır” afişleri ile donatılmıştır. Sayın Özhaseki devletin, iktidarın bütün gücünü arkasına alarak Kayseri Belediye Başkanlığında ne kadar başarılı olmuştur? Ne kadar tecrübe kazanmıştır? Orasını bilemem ama siyaseten tecrübesiz olduğu ortadadır. Neden derseniz, bir siyasetçi kamuoyu önünde konuşurken kelimeleri özenle seçecek, söz ağızdan çıkmadan iki kere düşünecektir. Sayın Özhaseki’nin çözüm sürecinde yaptığı bir konuşmada hain PKK terör örgütü için “gerilla” ifadesini kullandığı videoları dönüyor, sosyal medyada. Beka safsatası külliyen çökmüştür, hem eşkıyaya gerilla diyeceksin hem de beka sorunundan söz edeceksin, bu kabul edilebilecek bir şey değildir. Tecrübeli bir siyasetçi asla böyle bir hataya düşmezdi. Sadece o mu? Reis meydanlarda 200 gramlık çay kutularını mesir macunu saçar gibi saçarken, o da kalkıyor “çay dağıtmakla oy toplanmaz” diyor. Nerede kaldı tecrübe? Geçelim…

Bugün tecrübeye değinmemizin ası sebebi Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşleri Başkanı Sayın Ahmet Uyanık’ın Mersin B.Ş Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın adaylık süreci ve itirazları ile ilgili açıklamalarıdır. Konuşan sanki bir mühendis değil de seçim hukuku uzmanı hukuk profesörüdür. Tecrübe konuşuyor dedirtecek cinsten bir açıklamaydı. Mersin il seçim kurulunun kendi içinde bile çelişkili, hukuki mesnedi olmayan kararını adeta paçavraya çevirdi. Futbolda hakem hataları arttıkça nasıl “bu hakemlerle lig bitmez” deniliyorsa, insanın bu seçim kurullarıyla seçim nasıl bitecek diyesi geliyor. Hal böyleyken televizyonlar hala Kocamaz hadisesini İyi Parti üzerinden yorumlamaya devam ediyor. Neden? Çünkü İyi Parti yönetimi tecrübesiz, basiretsiz, vurdumduymaz, hata üstüne hata yapıyor. Öyle olunca da TV’lerin işine geliyor. İyi Partinin Kocamaz’la ilgili işi 19 Şubat saat 17.00’ de bitmiştir, atık top Demokrat Partidedir. Ama yok, Demokrat Partinin TV’lerde adı bile yok, Sayın Uyanık’ın basın mensuplarına açıklamaları videoya kaydedilmiş ve sosyal medyada paylaşılıyor. En güvendiğimiz kanallar bile korkuyor veremiyor, nedeni belli. Demokrat Partinin haklılığı kamuoyunca bilinecek, cumhur ittifakının tuzağı ve komploları ortaya çıkacak, seçim kurullarının tarafgirliği açığa çıkacak. Bakalım YSK ne diyecek? Karar ret de olsa DP’nin yeni bir aday belirlemek için süresi vardır, kimse heveslenmesin cumhur ittifakına bu komplolardan ekmek çıkmaz, çünkü Mersin halkı bilendi başka yere gitmez. Bana kalsa olası bir ret kararı karşısında Dış Ticaret eski Bakanı Sayın Ayfer Yılmaz’la devam ederim.

Şimdi gelelim Demokrat Parti nasıl ayağa kalktı meselesine. Genç Başkan Gültekin Uysal’ın ayağı yere basmaya başlamış. Artık, çapsız, tabansız, kendi illerinde, ilçelerinde bile hükmü olmayan asalakları bırakmış, tecrübeye değer veriyor. Sayın Uyanık’ı seçim işlerinin başına getirmesi bile başlı başına bir meziyet. Eski tüfeklere, deneyimli siyasetçilere kulak veriyor, parti içi muhaliflerine bile değer vermeye başlamış. İllerde, ilçelerde de aynı; partiyi dibe vurduranları değil, hakiki partilileri, gerçek demokratları dinliyor, fikirlerine, önerilerine hürmet ediyor. Böyle devam ederse başarıya ulaşmak işten bile değildir. Seçim sonrası, Büyük Türkiye sevdalıları için yeniden birlik olma, kucaklaşma vesilesi olur.

Bir de Türkiye’nin genel tablosuna bakalım. Tecrübenin siyaset arenasında hükmü nedir?

AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan siyasette hepsinden tecrübelidir. MSP gençlik kollarından yetişmiştir, gençlik kolları başkanlığı, RP’de ilçe başkanlığı, İl başkanlığı yapmıştır. İstanbul gibi bir dünya metropolünde belediye başkanlığı yapmıştır. 28 Şubat sonrası Fazilet Partisinin kapatılmasını ve 2001 krizini fırsata çevirmiş, “milli görüş gömleğini çıkardık” diyerek kendi partisini kurmuş ve ilk seçimde tek başına iktidara gelmiştir. Siyasi alanda başarı üstüne başarı kazanmıştır. Ancak bana göre aynı başarıyı, ülke yönetiminde, ekonomide, dış siyasette, diplomaside, kamu idaresinde gösterememiştir. Peki bunlarda başarı elde edemediyse nasıl olur da siyasette başarı kazanır, seçim üstüne seçim kazanır? Sorusunun cevabı ise karşısında tecrübeli siyasetçi olmamasıdır.

Kemal Kılıçdaroğlu, başarılı bir maliyeci, deneyimli bir bürokrattır. Çalışkandır, dürüsttür, hak, hukuk bilir, demokrattır ama siyasete atıldığı güne kadar hiçbir siyasi tecrübesi bulunmamıştır. Zaman zaman ses getiren eylemleri olmuştur ama meydanların diline çok da aşina değildir.

Sayın Akşener de kendisi ülkücü hareketin içinden geldim dese de ilk siyasi deneyimini DYP’de yaşamıştır. Sonrasında Tansu Çiller’in ekibinden milletvekili seçilmiş, Susurluk hadisesi sonrası beklenmedik bir biçimde İçişleri Bakanı olmuştur. 28 Şubat sürecinde dik duruşu ve cesaretiyle puan toplamıştır. Ancak AKP kuruluşunda Erdoğan ve Gül ile birlikte hareket etmesi sonrasında MHP’ne geçişi DYP camiasında kazandığı puanları sıfırlamıştır. MHP’de Bahçeli’ye bayrak açısı, halkta heyecan yaratmış, AKP’den bıkmış kitleleri ayağa kaldırmıştır. Ne yazık ki Akşener bu uyanışa cevap verememiştir. Bunun sebebi ise tecrübesizliği ile partisini Aydın ve Dervişoğlu’na teslim ederek küçük MHP haline getirmesidir. Maalesef bu hatalarını hem milletvekili hem de yerel seçimler aday listelerinin belirlenmesinde de sürdürmüştür. Yakaladığı rüzgar bir türlü yelkenleri şişirmeye yetmemiş, güdük kalmıştır. Derler ya! Rüzgar nereden eserse essin bütün rüzgarlar tecrübesiz kaptana ters gelir. Akşener’e ters gelmiştir. Kocamaz olayında kimseye kusur bulmasın bu ihanetin yegane sebebi kendi tecrübesizliğidir.

Türkiye’nin bir türlü yelkenlerini şişiremeyen acemi kaptanlara değil, rüzgar nereden eserse essin, her şartta gemisini yürütecek kaptanlara ihtiyacı vardır. Bunu başarmak için merkez sağın tecrübeli siyaset ustalarıyla yeni neslin genç idealistlerinin el ele vermeleri gerekir. 6 kere gidip 7 kere gelen en büyük siyaset ustası Demirel’in talebeleri bunu başarmaya muktedirdir. Hiç kimsenin şüphesi olmasın 1 Nisanda Türkiye siyasetinde kartlar yeniden karılacaktır. Demokratların başarısı kaçınılmazdır. Kalın sağlıcakla…