Rahmetli anneannem tek kanallı, siyah beyaz televizyon döneminde haber saatlerini kaçırmaz program sonunda parti sözcülerinin gündelik beyanlarını da izledikten sonra çoğu için “laf ola, beri gele” derdi. Bu ifade, mevzuyla ilgisi olmayan, mesnetsiz, temelsiz, saçma sapan sözler için kullanılan yaygın bir deyimdir. Yaşasaydı bugün herhalde bu deyimi hiç düşürmezdi dilinden. Bugün öyle saçma sapan, ilgisiz, temelsiz, mesnetsiz, sözler sarf ediliyor ki; laf ola, beri gele…

CHP’nin İzmir Büyükşehir adayının belirlenme sürecinde İzmirliler tam bir direniş örneği gösterdiler. Özel sohbetlerde, sosyal medya paylaşımlarında mevcut başkana ve ithal adaya karşı yekvücut olarak tepkilerini dile getirdiler. Bununla da kalmadılar, Tunç Soyer için imza kampanyaları açtılar, imza verenler sadece CHP’liler değildi. İzmir sevdalısı her siyasi görüşten vatanseverler de vardı. Belki de ilk kez CHP yönetimi halkın sesini dinledi, kendi tercihini dayatmadı, odun koysak seçtiririz demedi, İzmirlilerin sesini dinledi. Tunç Soyer’i çocukluğundan tanırım, İzmir Koleji (BAL) abisi olarak onu uzaktan takip ettim. 10 yıldır Seferihisar’ı nasıl bir dünya markası haline getirdiğini izledim. İzmirlilere hayırlı uğurlu olsun.

İzmirlilerin dediği oldu ya! Hemen sanki bir yerden düğmeye basılmış gibi anında babası üzerinden karalama kampanyası başlatıldı. Laf ola beri gele…

Eğer ortada bir kusur varsa hem modern hukukta hem şeri hukukta suçun şahsiliği ilkesi vardır. Babanın günahı da sevabı da oğluna yazılmaz. Kusur var mıdır yok mudur? Orasını bilmem, merak edenlere UMAG yayınlarından yeni baskısı yapılan, Uğur Mumcu’nun Savcı Nurettin Soyer’le yaptığı röportajı içeren 12 Eylül Adaleti isimli kitabı okumalarını öneririm.

Tunç Soyer on yıldır Seferihisar belediyesini yönetiyor, çok da güzel işler yaptı. Ona sadece CHP’liler değil MHP’liler de demokratlar da oy verdi. On yıldır babası yoktu da, BBB adayı olduğunda mı babası ortaya çıktı? Kendi ifadesiyle babası aynı zamanda, Türkiye’de hain darbe teşebbüsünün örgütleyicisi Gülen’in hüküm giydiği tek davanın da hakimiymiş. Sakın bu bir anda yayılan karalama kampanyasının çıkış noktası FETÖ’nün bir intikam oyunu olmasın?

Geçmişte yaşanan olaylar ve aktörleri tarih indinde ve kamu vicdanında zaman içinde yerini bulacaktır, bulmaktadır da. Üzerinden onlarca yıl geçtikten sonra bunları kaşımanın, toplumu ayrıştırarak bunun üzerinden siyasi rant elde etmeye kalkışmanın kimseye yararı olmaz. O zaman başka defterler de açılır. O zaman birileri de çıkar, Alparslan Türkeş’in de Menderes ve arkadaşlarını ipe götüren 27 Mayıs darbesinin örgütleyicisi ve planlayıcılarından olduğunu, “hain” ifadesini kullanarak Menderes’in Eskişehir’de yakalanarak derdest edildiğini radyoda anons ettiğini hatırlatıverir. Ancak merhum Türkeş geçmişte yaptıklarından pişmanlık duyduğunu çeşitli vesilelerle ifade etmiş ve demokratlarla barışmasını bilmiştir. Sağlığında hiçbir zaman kendisini ve arkadaşlarını yargılayan hakim ve savcılar hakkında da söz söylediği duyulmamış, Devlet adamlığı vasfını korumuştur. Şimdi bunları kaşımak Menderes ve arkadaşlarının adını ağızlarından düşürmeyenlere mi kalmıştır?

Tamer Akkal da Soyer’i bahane eden beyanıyla partisinden istifa etmiştir. Laf ola, beri gele. Bana göre isabet olmuş, Manisa’da İyi Partinin önü açılmıştır. Kendisine sormak lazımdır, daha önce koptuğu partiden kaç oy getirmiştir? Demokratların oyuyla milletvekili seçilmiştir. Yaptığım birçok uyarıya rağmen Sayın Akşener vefa duygusuyla onda ısrar etmiş ve en az iki milletvekili kaybetmiştir. Kulağıma gelenler aynı hataların Büyükşehir adayı tespitinde de yapılmakta olduğu yönündedir. İyi Parti Manisa’da ipi göğüslemek istiyorsa demokratlardan vaz geçmemelidir. Bence Manisalılar da İzmirliler gibi direnip Akşener’i hatadan döndürmelidirler. Zor oyunu bozar. Benden söylemesi.

Eski Bakan ve Meclis Başkanı İsmet Yılmaz’ın AKP’ye verilecek oyun Ruz-i mahşerde berat belgelerinizden birisi olacaktır yönündeki sözleri de geçtiğimiz haftaya damga vuran sözlerin başında geliyordu. Laf ola beri gele…

Siyasetçilerin konuştukları sözlerin nereye varacağını hesap etmeleri gerekir. Düşünmeden konuşursanız böyle abuk, subuk ifadeler kullanırsınız. Kimin cennetlik kimin cehennemlik olacağını, kimin berat belgesi alacağını yüce rabbimden başka kimse bilemez. Aksini söylemek Allah’a şirk koşmak olur. Ne yapsa yeridir misali, siyasetçidir ne söylese yeridir deyip kestirip atamazsınız, buna Diyanetten bir cevap gelmeliydi. Sivas Müftüsü korktu cevap veremedi diyelim, bu ülkenin Diyanet İşleri reisi nerede, Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri nerede? Yok mudur Allah korkusu taşıyan birileri? Demek ki yokmuş, iktidar korkusu kadar Allah korkusu taşıyamıyorlarmış.

Efendim biz Diyanetten bu konuyla ilgili tatmin edici bir açıklama beklerken akıllara ziyan başka bir açıklama geldi: Sigara haramdır. Laf ola beri gele.

Evet sigara sağlığa zararlıdır, yaşam konforunuzu kısıtlar, öksürük, aksırık, nefes darlığı yapar. Tüm hekimler bu konuda hemfikirdir İnsan ömrünü kısalttığını söylerler. Ben de içiyorum, lanet olsun içmez olaydım. Ancak Allah’ın yasaklamadığı bir şeyi nasıl olur da bir kul kendi keyfine göre yasaklayabilir? Ne Kuran’da ne hadiste böyle bir yasak yoktur. Efendim, kendine göre çıkarım yapıyor o zaman sigara yoktu onun için adı geçmemiş Kuran’da ama sağlığa zararlı olan şeyleri yasaklamış diyor. Ne mantık ama! Cenabı Allah kendi yarattığı tütünü de mi bilmiyormuş? Yazık bir Diyanet Reisininin mantığı bu olmamalı. Bunu siyasetçi, yazar, düşünür olarak söylemiyorum müftü torunu olarak söylüyorum. Tüm din alimlerinin ortak kanaati sigaranın mekruh olduğudur. Yani, haram olmasa da yapılmasa daha iyi olur denilenlerden.

Son yıllarda şekerin de insan sağlığı için zararlı olduğu söyleniyor. Kanser hücrelerini beslediği, obeziteye yol açtığı, kalp damar hastalıklarına davetiye çıkardığı, diabet başta birçok hastalığa neden olduğu söyleniyor. Hatta Canan Karatay hoca zehir olarak telakki ediyor. Diyanet Reisimizin mantığı ile o zaman şeker de haram olmalı. İnsan sağlığına zararlı daha birçok madde var hepsini toptan haram ilan edelim olsun bitsin.

Maalesef siyasetin seviyesi iyice düştü. Oy kaygısı ile çapsız siyasetçiler ne söyleyeceklerini, ne yapacaklarını şaşırdılar. Allah sonumuzu hayır etsin. Kalın sağlıcakla…