Başlığı görünce Arnold Schwarzenegger’in başrolünü oynadığı, ilki 1984 yılında çekilen filmlerden söz edeceğimi sanmış olabilirsiniz, ama benim konum o değil. Benim konum, iktidarın gücüyle terminatörlüğe heves edenlerin iş ve eylemleridir. Terminatörün sözcük anlamı, yıkıcı, yok edici, sonlandırıcıdır. Yıkmak, yok etmek çok kolaydır. Yapımı yıllar süren bir yapıyı, balyozların, iş makinalarının yardımıyla bir günde yerle bir edebilirsiniz. Ancak yapmak zordur. Belki para, emek, teknoloji sayesinde yıkılanları yeniden yapmaya gücünüz yetebilir ama yıkılan tarihi yeniden inşa etmek pek de mümkün değildir. Bugünkü iktidarın, Atatürk Orman Çiftliği başta olmak üzere, Yassıada’yı ve erken dönem Cumhuriyet yapılarını ve tarihe ve millete mal olmuş mekanları neden yok etmeye çalıştıklarını ise anlamakta güçlük çekiyorum. 

            Geçen Perşembe yayınlanan Yassıada başlıklı yazım beklediğimden fazla ilgi gördü. Solcusundan, sağcısından takdir gördüm. Bu yazı gazetemiz dışında bazı internet sitelerinde de yayınlandı, içlerinde sol içerikli siteler de vardı. Anlaşılan o ki; fitne çıkarmayı şiar edinmiş malum çevrelere rağmen Türk milleti geçmişe takılıp kalmadan huzur ve barış yolunu tercih ediyor. 27 Mayıs nedeniyle marjinallerin cılız beyanları ve ADD’nin çaylaklarının, sonradan yöneticilerinin bile üstlenmedikleri, bildirisi dışında hemen her kesim geçmiş hatalardan ders çıkarmasını öğrenmiş gözüküyor. Demek ki; Sayın Kılıçdaroğlu’nun olumlu yaklaşımları ve Sayın İnce’nin kucaklayıcı ve yumuşak üslubu boşuna değilmiş. 

            Her zaman söylerim; Dinimiz, bayrağımız, Atatürk ve milliyetçilik gibi milletimizin ortak değerleri hiçbir kimsenin, partinin, gurubun, tekelinde olmadığı gibi siyasete alet edilmemeli, istismar edilmemelidir. Dahası camiye, kışlaya okula da asla siyaset girmemelidir, etnik kimlikler üzerinden siyaset yapılmamalıdır. 

            27 Mayıs mağduru eski Demokrat Parti milletvekillerinin yakınları da Yassıada yazım üzerine hislerine tercüman olduklarını söyleyerek mesajlarını ilettiler. Çocukluk arkadaşım, komşum Samet Ocakoğlu uzun uzun ADD bildirisini eleştirmiş. Bir başka çocukluk arkadaşım Manisa milletvekili İhsan Yalkın kızı Hülya Yalkın da “iyi ki babalarımız bugünleri görmediler” diyerek iktidardan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş. 

Benimle İlk kez iletişim kuran iki kişiden Kütahya Milletvekili Kemal Özer kızı S. Feyza Özer Çinicioğlu da “Sevgili Baba Dostu, Kader Ortağı Kardeşim” ifadeleriyle başlayan samimi duygularını nakletmiş. Bir diğeri Yassıada ve 27 Mayısla ilgili birçok kitaba imza atan müebbete mahkum, Nevşehir milletvekili Necmettin Önder kızı Filiz Önder de AKP iktidarının demokratlara sahip çıkıyormuş gibi görünmesinden son derece rahatsız olduğunu dile getiriyor. Sayın Önder ADD bildirisini de eleştirerek tek bir oya bile ihtiyaç duyulan bir dönemde demokratları rencide edecek beyanları salaklık olarak niteliyor. Ben de aynen katılıyorum. Önder oyunun rengini de söylüyor ama izni olmadan açıklamanın doğru olmayacağını düşünüyorum, ama elbette Millet İttifakına. 

            Yassıada’yı uzun uzun konuştuk. Gelelim terminatörlerin yeni projelerine. Bunların projeden anladıkları sadece beton yığınları. Dış borç stoku Mehmet Şimşek’in açıklamasına göre 453 milyar doları bulmuş. Bu yıl için itfası gelen borç miktarı ise 220 milyar dolar, ama Türkiye’de bu para yok. Cari açık almış başını gitmiş, yani bu paranın ödenmesinin imkanı yok. Borcu başka bir borçla kapatmaya kalkarsan, zor durumdaki borçluya tefeciler ne yaparsa uluslararası finans kuruluşlarının yapacağı da odur. Doların yükselmesinin asıl sebebi de budur. Sen borçlanır, borçlanır paraları betona gömersen bu durumu bekliyor olman gerekirdi. 

            TCDD ile TOKİ’nin bir anlaşma yaptığı biliniyor. Buna göre; Osmanlı’nın son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında çoğunluğu Avusturya’lı mimarlar tarafından yapılan tarihi istasyon binalarımız TOKİ’ye devredilerek betonlaştırılacakmış. Yani gene birilerine rant kapısı sağlanacak, tarihi binalar da yıkılıp geçilecek. Bu iş ayyuka çıkınca bir açıklama gelmiş, güya tarihi istasyona ve 1939 da yanına yapılan TCDD genel müdürlüğü binasına dokunulmayacakmış. Diğer taraftaki araziler CSO konser salonuna kadar olan bölüm temizlenecekmiş. Yapmayın beyler, orası milli mücadelenin ilk karargahıdır, Mustafa Kemal’in istiklal savaşını yönettiği yerdir. TCDD 2. Bölge müdürlüğünün eski binası ise erken cumhuriyet dönemi mimari şaheserlerindendir. Orada Demirspor binaları, irili ufaklı tarihi binalar da mevcuttur. Bu tarihi binaların terminatörlerce yok edilmesine gönlümüz razı değildir. 

            Şehir içi otobanlarla, kaçak sarayla, Atatürk Orman Çiftliği bitirildi. A.O.Ç idaresi Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. TİGEM’in satılacağı söyleniyor, yarın TİGEM’in çiftlik içindeki arazilerine AVM izni verilirse şaşırmamak lazım. Atatürk’ün çiftlikten yürüyerek geldiği, dinlendiği Söğütözü arazisi de AVM’ler, iş merkezleri, 5 yıldızlı oteller, AKP Genel Merkezi ile çevrelenerek yok edildi. Bu kadar borç içinde yüzerken devlet eliyle tarihimizin yok edilmesine, varlıklarımızın betona dönüşmesine rıza göstermemeliyiz. 

            Kalın sağlıcakla…