Bugün son propaganda günü akşam saat beşte flamalar, afişler indirilecek, TV’lerde siyasi yayınlar duracak, sessiz bir bekleyiş başlayacak. Yarın hepimiz heyecanla en önemli vatandaşlık vazifemizi yerine getirmek için sandık başına koşacağız. Elbette son sözü millet söyleyecek. Vatana, millete hayırlı olsun.

Bundan tam 73 yıl önce Türk milleti, “Yeter söz milletindir” diyerek tek parti, milli şeflik oligarşisini sandığa hapsederek, demokrasiye adımını atmıştı. Bunu biri asker, diğeri sivil iki eski silah arkadaşı ve devlet adamı, İsmet İnönü ve Celal Bayar’a borçluyuz. O gün 1946 seçiminde yaşanan ayıbı telafi ederek Türkiye’nin dış itibarını da korumuşlardı. Allah onlardan razı olsun ruhları şad olsun. O gün yaşananları annemin, babamın hatıralarından, üzerine yazılan yüzlerce tez, araştırma, hatırat ve siyasi tarih kitaplarından öğrendik ama bugün tek adamlık rejimine karşı halkın iradesini bizzat yaşayarak görüyoruz.

Ankara’da hem halkın nabzını tutmaya çalışmış, hem de DP genel merkezinde bizzat sahadan gelenlerin izlenimlerini almıştım. Benim izlenimim her ne kadar kimilerinin küçük görüp 3 milletvekili ile çırak çıkardığı, DP başta Muğla, Manisa, Isparta, Çanakkale, İzmir, Balıkesir, Bursa olmak üzere geçmişinde çok güçlü olduğu bölgelerde AKP ve MHP’ye kaçan oylarının önemli bir bölümünü millet ittifakına geri kazandırıyor. CHP ve İYİ Partiye giden DP oyları da zaten birbiri arasında geçişler olsa da yerli yerinde duruyor. Ankara’da ise Mansur Yavaş faktörü etkili oluyor. Özellikle de Osman Gökçek’in AKP listelerinde yer alıyor olması birçok eski ANAP ve Doğru Yolcuları millet ittifakına kaymasına sebep oluyor. Buna geçtiğimiz günlerde koruması tarafından katledilen Ankara Ticaret odası ve DP kadrolarından tanıdığım kadim dostum Mehmet Aypek’in dua yemeğinde önceki seçimlerde AKP’ne oy vermiş kişilerle yaptığım sohbetlerde bizzat tanık oldum.

Geçtiğimiz hafta Ankara’ya şimdilik veda ederek memleket topraklarına doğru yola çıktık. Uşak’a geldiğimizde sosyal medyadan yıllar öncesine dayanan dava arkadaşlığımız olan Selendi eski belediye başkanı Ramazan Gürcan’ın ablası ve Mehmet Karagöz’ün eşinin vefat haberini aldım. Simav üzeri Demirci’ye geçecekken rotayı Selendi’ye çevirip taziye çadırını ziyaret ettim. Geldiğimi duyan akrabalar, eski dostlar, partililer bir anda taziye çadırını dolduruverdiler. Önümüz seçim olunca taziyede bile olsak ister istemez konu seçimlere geliyor. Gördüğüm o ki; Selendi kararını vermiş, özellikle Kürt-İslam devleti hayali kuran ve Türk Bayrağından rahatsızlık duyan Hüdaparlıların AKP listelerinden meclise taşınıyor olması AKP’ye oy vermiş merkez sağ seçmeni Kemal beye ve millet ittifakına yöneltmiş. MHP’de durum aynı hatta belediye seçimlerinde MHP adayına oy verenlerin çoğu da millet ittifakına dönmüş.

O gün Demirci’de ata ocağında geceledik. Ne yazık ki; Demirci giderek geriliyor, halk da bunun farkında. Akşam üniversite caddesindeki aperatif ve birkaç pide, kebap salonu dışında ev yemeği yenilecek lokanta yok. Halbuki bir önceki gün öğle vakti Banaz’da mola vermiş ve ana cadde üzerinde ve istasyon caddesinde en az yirmi tane nezih lokanta saymıştım.

Yemekten sonra açık olan dükkanlarda dostlarla sohbet ettik, eşimde evde komşularla sohbetteydi. Oturduğum yerlerde geldiğimi görenler girip hoş geldin diyor sohbete ortak

oluyorlardı. Kanaatimi odur ki; gençler ve okuyan, sorgulayan insanlar AKP’den soğumuşlar, hepsinden önemlisi korku ve baskıdan sıyrılmışlar. Ertesi gün de pazarda dolaştık, kendi adaylığımda bile yanıma gelmekten korkan insanlar sarılıp kucaklıyorlardı.

Ertesi günü İzmir Demircililer derneğinin geleneksel keşkek günü vardı. Sabah spor bakanı gelmiş, keşkek dağıtmış, mikrofon istemiş ama vermemişler, burası seçim meydanı değil diyerek geri çevirmişler. Hemen bana haber verdiler gelmemi istediler ama benim yetişebilmem mümkün görülmüyordu. DP kontenjanından CHP İzmir 2. Bölge adayı Salih Uzun oraya yetişti. Bana geri dönüşler fevkalade olumlu. Spor Bakanı sadece yöneticilerle ve ünvanlılarla görüşmüş vatandaşlarla kucaklaşmamış. Salih Uzun ve eşi Gamze Hanım ise tek tek herkesle tokalaşıp kucaklaşmış, özellikle gençler ve hanımlarla uzun uzun sohbet etmişler, her kümeye de oturmuşlar.

Ertesi günü Salih Uzunla birlikte Tire’ye gittik. Tire İzmir’de DP’nin geçmişte en güçlü olduğu ilçe. Yakın zamana kadar Belediye hep DYP-DP’deydi, bugün de zaten İyi Partide. Salih Bey dersini iyi çalışmış. Sadece Tire’de değil bölgesindeki tüm ilçelerde geçmişte DYP, ANAP ve DP’de görev yapmış, ilçe ve belediye başkanları, il genel meclis üyeleri ve kanaat önderlerinin listesini çıkarmış, gittiği her yerde onları da ziyaret ediyor. İçlerinde AKP’ye meyletmiş olanlar da var tabi ki ama onları da kazanmasını biliyor. İşte bu merkez sağ siyaset anlayışının sıcaklığı ve cana yakınlığı. Kuşkusuz CHP’ye çok şey katmaktadır. Programımızı tamamladıktan sonra Tunç Soyer’in katıldığı ve diğer bölge milletvekillerinin tanıtıldığı bir mini miting vardı. Baktım Demirci’den Selendi’den gelip Tire’ye yerleşmiş eski dostlar da oradaydılar, Tariş’den tanıdıklarımız, AP Gençlik kolları ve DYP-DP’den tanıdığımız dostlar da oradaydılar ama asıl güzel olan orta park ve hemen yanındaki öğretmenevi bahçesine toplanmış memur, öğretmen kesimi de korkmadan izliyordu. Demokrat Tire işi bitirmiş.

Dün Demirci CHP ve DP ilçe başkanlarına verdiğimiz söz üzerine BAL’lı kardeşim Özgür Özel’in mitingine katılmak üzere sabah erkenden Demirci’ye hareket ettik. Özgür Özel tam vaktinde geldi Cumhuriyet meydanına kadar esnafla selamlaşarak yürüdüler. AKP’ye sempati duyduklarını yakinen bildiğimiz esnafların bir kısmının da yüzleri gülüyordu. Başlangıçta meydanı biraz boş buldum ancak yavaş yavaş toparlandı. İttifak ortaklarından İyi partili Mustafa Sandal araçları yönlendirerek mahalle kahvelerinden isteyenleri alana getirtti. Tabi bu durum otobüsün üstünde Özel’i de oldukça memnun etti. Biz geçmişte Demirel’in, Çillerin, Özal’ın en az 5-6 bin kişilik mitinglerini gördüğümüz ve biraz da mükemmeliyetçi olduğumuz için daha iyisini bekliyoruz. İttifak ortaklarının yerel teşkilatları biraz daha yakın istişare içinde olsalar, planlı, programlı hareket etseler çok daha mükemmel olurdu. Danışmak her zaman iyi sonuç verir bu da benim gençlere bir tavsiyem olsun.

Bugün artık sanıyorum herkes kararını vermiş olacak son gün artık mesaj vermek yerine biraz da şov niteliği taşıyacak. Bizim kanaatimiz tarih tekerrür edecek 14 Mayıs’ta 2. Demokrasi zaferi yaşanacak.

Son söz milletindir. Kalın sağlıcakla…