2019 yılı aylardan 8 Eylül mevsim sonbahar diye başlar bazı anılar. (Bu tarih şimdilik dursun.) Ama biz çok öncelere gidelim tarih sayfalarını çevirirken tek tek değil kalınca bir sayfa topunu kaldırarak çevirelim.

106 yıl önce, 1915 yılının 18 Mart’ında  Çanakkale Destanı’nı yazdığımız güne gelelim. Savaş sekiz ay sürmesine rağmen Deniz Muharebesi Şubat ayında başladı ve bir ay sürdü. Ateşlenen toplar, patlayan bombalar, makineli tüfeklerin çayırtısıyla, metrekareye 6000 adet tüfek mermisi düşen kurşunlardan hava barut kokusuyla nefes alınamaz hale gelirken,  binlerce şehit verdiğimiz bu savaşın son günü, itilaf devletlerinin yanan gemilerinden çıkan dumanlardan gökyüzü görünmez olmuş, kapkaraydı. Mecidiye Tabyası’ndan Seyit Onbaşı’nın attığı mermiyle dümen aksamından yara alan Ocean zırhlısı kontrolden çıkarak yan yatmış çamura batmış misali giderken Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlardan birine çarparak Morto Koyu’nda mort oldu. Gün batarken yenilmez armada dedikleri Çanakkale Boğazı’nı kaplamış gemilerinden geriye kalmış birkaç geminin dumanları, ümitleri, kalleşce emellerini geride bırakıp yanarak kaçarken, sadece hava değil o mağrur yüzler, o sefil kalpler de kapkaraydı.

Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengarenk,

Sâde hadise var ortada. Vahşetler denk.

Kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ,

Hani tâ’una da (veba mikrobuna bile) zûldür bu rezil istîlâ.   MAE


 

Geçen hafta içerisinde “Çanakkale Geçilmez” destanını yazdığımız günün anma töreni yapıldı. Sıradan bir gün gibiydi. Farkına varmayan farkına varılmadığı için günün anlamını tarihini unutan bir çok insanımız vardı. Oysa top atışlarıyla gökyüzü inletilmeliydi, uçaklar alçak uçuş yaparak aklımızı başımıza getirmeliydi, hatta minarelerden Mehmet Akif’in Çanakkale Destanı davudî bir sesle okunmalıydı, anonslar yapılmalıydı. Manisa Çanakkale Şehitleri ve Atatürk Müzesi’nin sadece içi değil yollar caddeler halk ile çocuklar, gençler, öğrencilerle dolmalıydı. Bayraklar ellerimizde sallanıp dalgalandırılırken Çanakkale’de  Manisa’dan ikibinin üzerinde şehit düşmüş ve tüm dedelerimiz, ninelerimiz kapsamlı bir şekilde anılmalıydı.


 

             Corona tedbirleri nedeniyle yapılamadı. İnşallah bu illet kısa zamanda biter de 2022 (Manisa kurtuluşunun 100. yılı ) ve Cumhuriyetimizin 2023, 100. yılında heyecanımız, zaferlerimiz, kutlamalarımız, bir yıl boyunca milli heyecanımızla devam eder. 


 

              Böyle günleri anmak ile sitemim bizim noksanlığımızdan kaynaklanabilir. Manisa’lıya aidiyet duygusunu aşılayacak,  yansıtacak, yaşatacak önemli yatırımları, bilgilendirmeleri, konferansları, yapmadığımızdan, çocuklarımıza torunlarımıza bunları yaşatarak anlatamadığımızdan olabilir. 


 

               İşte bu vesile ile Cumhuriyetimizin 100. yılına Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Cengiz Ergün iki önemli adım attı. İlki, Manisa’mızın kurtuluşuyla ilgili bölük pörçük bilgilerin yerine, derli toplu bir kitabın yazılmamış olmasıyla ilgili. Manisa’mız için bugüne kadar yapılmamış, bir belgesel olarak derlenip toparlanıp çok kapsamlı, ilçeler dahil hatta o yıllarda ilçe dahi olmayan bölgelerin kurtuluşumuzdaki tarihlerinin kaleme alındığı, 38 akademisyen hocamızın araştırmaları, belgeleri ve yazılarıyla dört kalın kitaptan oluşan bir set, bir belgesel, ortaya çıkarıldı. “Milli Mücadele Döneminde Manisa” 1919-1922 tarihleri ve bu tarihten öncesi ve sonrası Cumhuriyet dönemimize kadar yaşananları anlatan bir eser. 


 

               Yazıya başlarken koyduğum tarih, 8.Eylül.2019 işte bu kitaplar dizisinin, belgeselin yazılması için, Manisa Büyükşehir Başkanımız Cengiz Ergün’ün, Prof.Dr. Nurettin Gülmez ve Doç.Dr. Nejdet Bilgi hocalarımızla konuşup başlangıç verdiği tarihtir. 


 

           “Bu kitap ile açıklama ve bilgileri daha sonraki günlerde yazacağım. İkinci önemli adımdan da o günlerde bahsedeceğim.”


 

              Diyerek, üstteki yazıyı yazdığımda bir söz vermişim. İşte o gün bugündür. Kitap, milli mücadele tarihimizden bir devri, acılarla dolu bir tarihi, anlatırken bir başka ikinci önemli adım da yine Manisa Büyükşehir Başkanımız Cengiz Ergün’ün, milli mücadele dönemimizin gerçek dokümanlarının, belgelerinin, anılarının, sergileneceği: “Manisa Milli Mücadele Müzesi” projelerinde son aşamaya gelindi. 


 

        “Her yönden alevler yükseliyor Manisa’yı kapkara duman kaplamış evlerinin cayır cayır yanmasını dağdan, aç susuz bilaç yaşlı gözler ile izliyorlardı. Manisa’yı yangından kurtarmak için var gücüyle Manisa’ya yaklaşan Mustafa Kemal’in Mehmetçikleri yorgun bitkin ama inançlı bir şekilde Yunan palikaryalarını sefilleri, fersudeleri, ırz düşmanlarını önlerine katmış kimini esir alıyor, kimini yere seriyor, ezip geçiyordu.”


 

        14.Temmuz.1889’da Padişah Abdülhamit’in Japonya’ya gönderdiği Ertuğrul Fırkateyni dönüşte azgın dalgalar ile birlikte gece vakti Funakara kayalıklarına çarparak parçalanmıştı, kayalıkların yakınındaki Kaşino köy halkı bu kazanın olduğu yerde kayalıkların olduğu bölgede bir tepeye kazazedeler ve Osmanlı’ya saygının adına bir anıt dikmişlerdir. 


 

    Manisa’mız tarihinde yaşadığı bu vahşeti ve zulmü unutturmamak adına bu yangın ve mezalimin hatırlanması, lanetlenmesi ve kurtuluşumuzun kutlanması anısına (kardeş ve Türk Devletlerini de davet ederek) gelecek kuşaklara mutlaka bir kanıt, bir anıt, bir tarihçe, bırakmalıydık. 


 

      Her yıl kutladığımız 8 Eylül Milli Mücadelemizin son gününü, bu anıtı ziyaret ederek çelenkler koyarak hatırlamalıydık.


 

         İşte bu anıt eser Manisa Milli Mücadele Müzesi olmalıydı. Tarih Kurulu Heyeti oluşturuldu. Doç.Dr. Emine Tok, Dr.Öğr.Üy. Cengiz Gürbıyıkoğlu, Araştırmacı Yazar Erkan Akbalık, Doç.Dr. Cengiz Çakaloğlu, Prof.Dr. Nurettin Gülmez, Prof.Dr. Hasan Mert, Doç.Dr. Nejdet Bilgi. 


 

     Projelerini: Çeşitli müze projeleriyle yurt içi ve dışında birçok ödüller almış genç bir mimar, meslekdaşım olmaktan gurur duyduğum, Mimar Ömer Selçuk Baz ve değerli ekibi hazırladı. Müzenin küratörlüğünü aynı değerde (yapacağı düzenlemeyi anlatırken toplantı salonunda bulunan heyete duygulu anlar yaşatan) Mimar Küratör Heval Zeliha Yüksel hazırlıyor.


 

      Bu Müze: 1919 ve 1922 tarihleri arasında yaşanan elim olayların belgelerinin yer alacağı, mücadele esnasında yaşayan ve yaşanılanların gerçek doküman ve somut örneklerinin sergileneceği, bu tarihin günümüz ve gelecek kuşaklara aktarılacağı Milli Mücadele Müzesi’nin, Manisa Tarihi açısından çok büyük bir öneme haiz olacağı, kent belleği ve tarihimiz açısından da akıllarda kalacağı bir müze olacaktır. Müzeden çok, her bölümünde kronolojik şekilde yaşananları yaşatan bir yapı olacak.


 

     Müze’nin farklı farklı bölümlerinde: Şehzadeler Şehri Manisa’da ki Osmanlı eserlerinde sıkça kullanılan geleneksel mimari malzememiz olan tuğla malzeme kullanılacak olup, her bir bölümünde hüznün, umudun, Milli Mücadele Kahramanlarımızın, Kahraman Türk Askerlerimizin mücadeleleri ve Atatürk’ümüzün “İlk Hedefiniz Akdeniz’dir” komutuyla sevincin, yaşatılacağı ve ayrıca müzenin farklı bir salonunda 6.50 metre yüksekliğinde 60.00 metre genişliğinde bir panorama ile de Manisa yangından Cumhuriyete resmedilecektir. Panoramayı, Çanakkale Müzesi’nin dioramasını resmeden ressam Alexsandr Samsanov ve ekibi panorama ressamları çalışıyor.


 

    Yaz ortalarında hep birlikte temelinin atılması planlanan müzemiz bittiğinde, yukarıda bahsettiğim duyguların, aidiyet duygusunun o günlerini ve dünya tarihine yazdığımız milli mücadelemizi somut örnekleriyle yaşayacağız.