"Öğretmenim, neden Elif çanta yerine poşetle okula geliyor, Elif'in çantası nerede?"
Manisa'da ilkokul öğrencinin ağzından çıkan bu masum soru, aslında içinde koca bir toplumsal gerçeği barındırıyor...
Yürekleri yakan bu soru, birkaç gün önce Vicdan Karaosmanoğlu İlkokulu'nda bir öğretmenimize soruldu.
Okul açılalı bir hafta geçmesine rağmen Elif'in sınıfa çantasız gelmesi arkadaşlarının dikkatinden kaçmamıştı. Öğrenciler bu soruyu büyük merakla öğretmenlerine sorarken, karşılarında hem üzülen hem de yanıt vermekte zorlanan genç bir öğretmenimiz vardı...
Elif'in babası uzun süre işsizdi! Yakın zamanda yeni iş buldu fakat halen maddi zorluklarla baş etmek zorunda kalıyor. Kardeşinin okul üniformasını ise yeni girdiği işyeri sahibinden borç para alarak karşılamıştı. Evladına çanta alacak durumu yok.
Eksik Olan Sadece Çanta Değil
Burada asıl sormamız gereken soru şudur: Bir çocuk, arkadaşlarının arasında neden “çantasız” kalıyor? Çanta dediğimiz şey belki bizim için sadece bir eşyadan ibarettir. Fakat bir çocuk için aidiyetin, eşitliğin, adeta “Ben de buradayım” demenin simgesidir. Çanta sadece defter, kalem değil aynı zamanda bir çocuğun umudunu, hatta özgüvenini taşır.
Çantasız çocukların ihtiyacını giderebilmek için öğretmenimizle iletişime geçtim. Elif'in çanta ve kırtasiye ihtiyacı kısa sürede giderildi.
Ancak bu durum bizi "Başka Elif'ler de var mı?" sorusunu sormaya sürükledi.
Eminim ki bu yazıdan sonra da eğitime gönül veren eğitimcilerimiz de bu soruyu vicdanlarına sorarak, çantasız öğrencileri tespit edip gerekli ihtiyaçlarını temin edecektir.
Belki de bugün aynı ders sıralarında çantasız, deftersiz, kırmızı kalemsiz başka minikler bu aidiyetin yokluğunu çekiyor.
Ekonomi Sınavı
Çocuklar okulda eğitim sınavlarına hazırlanırken veliler de dışarıda ekonomi sınavında ter döküyor. Giderek artan gelir adaletsizliği, düşük ücretli işgücü, aynı yüzdelikte dönüp dolaşan işsizlik oranları... bunlar toplumun kanayan yarası haline gelmeye devam ediyor.
Sayısı yarım milyonu aşmış atanamayan öğretmen, 300 binlerle ifade edilen atanamayan sağlıkçı ve üç harfli marketlerde asgari ücret düzeylerinde çalışmak zorunda kalan bütün gençler bugün ekonominin ağır yükünü iliklerine kadar hissediyor.
Artan kiralar, enflasyon oranıyla yarışan faturalar, her biri omuzlarda birer yük olmaya devam ediyor.
Ama bütün bu tablo içinde unutmamamız gereken en önemli şey şudur, bu yükün en çok hissedildiği yer çocukların omuzları olmamalı.
Çünkü onların dünyasında eşitsizlik, adaletsizlik veya yoksulluk diye kavramlar yok! Onlar yalnızca arkadaşlarıyla aynı kalemi tutmak, aynı çantayı omuzlamak istiyor.
Bir çocuğun “çantasızlığı” özünde hepimizin sınavıdır.
Geleceğimiz olan çocuklarımızın, bugün eşit şartlarda eğitim görmesi, yalnızca onların değil, hepimizin geleceğini etkileyecektir.