Önceki gün üniversite sınav sonuçları açıklandı. Hemen herkes puandan ziyade, sınav sıralamasıyla ilgili koptu gitti. Şu bir gerçek ki, barajın kaldırılması, dolayısıyla katılımın bu kadar yoğun olması kaynaklı birtakım sıkıntılar yaşayanlar oldu.

Geçtiğimiz yılların puanları ve bununla bağlantılı başarı sıralamasına bakıldığında, bu yıl hayli bir orantısızlık var gibi gözüküyor. Uzman değilim, öyle atıp tutmaya da niyetim yok, zaten yapamam ama, tercih yapacak olanlar hayli bir hesap kitap yapacak gibi gözüküyor. Tıp Fakültesi hedefine ulaşacak birinin sonuçlar açıklandıktan sonra bu hedeften şaşıp diş hekimliğini zorlayacağı yazılanlar çizilenler arasındaysa, varın siz düşünün gerisini.

2004 doğumluların 18 yıllık ömürlerinde yaşadığı ani, zor rastlanır olumsuz sürprizlere bu yılki üniversite sınav değişikliği de eklendi. Önceki yıllarda doğanlara da oldu ama 2001 yılından bu yana her yaş grubuna gerek eğitim gerekse sosyal hayatta bir şekilde piyango vurdu. Ama bu piyango büyük ikramiyenin hiç denk gelmediği, teselli ikramiyesi olsun hiç olmazsa derken, amortinin dahi çıkmadığı bir şanssızlık oyunu oldu. Eşzamanlılığa bakın ki, Ak Parti 2001 yılında kuruldu ve 2002 yılında iktidara geldi. 2001, 2002, 2003 ve 2004 doğumlular önümüzdeki seçimlerde ilk defa oy kullanacaklar.

Seçimin kaderini etkileyecek olan kesim, Z kuşağı olacak benim düşünceme göre. Siyaseti çok sevmem, o konulara da pek girmem ama, aldığım astroloji eğitimlerinin getirdiği birtakım öngörüler, son zamanlarda yaşananlar, ülke olarak içinde bulunduğumuz durum, 2023 seçimlerine kadersel olarak adım adım yaklaştırıyor bizleri. Bir makam koltuğum yok, iktidarıymış muhalefetiymiş bir parti sempazitanlığım yok, zaman zaman her iki tarafa da antipati duyduğumu söyleyebilirim. O yüzden şu anda benim boşta olan bir oyum var. Sandık zamanı geldiğinde umarım, ülkemin hayrına olacak olana oyumu büyük bir ümit ve gönül rahatlığıyla veririm. İnşallah, sakinlik ve sükunetle o günleri görürüz.

Baktığımızda o seçim sandığı da bizim için bir sınav. İyiyle kötünün savaşında (rakip anlamında o iyi bu kötü demiyorum belirteyim. Bir benzetme sadece) güçlü olanın belirleneceği, bunu belirlerken şu anda her şekilde mağdur durumda olan halkın tek söz sahibi olacağı seçimde, seçmen tarafından hangi şık daha çok tercih edilip oy alırsa iktidar koltuğuna o oturacak. 'Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste' sözünün tersine yıllardır sesi çıkmayan, herşeyi kabule geçen, karnından konuşan, korkudan bir köşeye sinen o mazlumlar grubu, o gün geldiğinde yaşadıklarının faturasını kesecek. Yıllardır ülkenin başında olduğu için ülkenin bu halde bulunmasından sorumlu tutacağı iktidara mı, yoksa muhalefet denen ama bir türlü şöyle sağlam bir muhalefet olamayan tarafa mı fatura edilecek, onu da zamanı geldiğinde göreceğiz.

Şıklar çok fazla değil. Hepsi diyeceğimiz bir seçeneğimiz de yok. Hepsi deyip koalisyonla yönetilsin şıkkı çoktan rafa kaldırıldı. Ne o eski siyaset üslubu, ne o eski siyasetçi kimliği, ne de onu oluşturacak resmi şartlar yok. Belden aşağı vurmalar, ağza alınmayacak sözlerle hakaretler, birbirlerinin yüzlerine bakmayı bırakın varlıklarına tahammül edemiyorlar. Vatan sevgisinin, toprak bütünlüğünün, halkın refahının ikinci plana atılıp menfaatlerin ön plana çıktığı günümüzde filler tepişiyor, çimenler eziliyor, ülkemiz de maalesef bu hale geliyor.

Ülkemin faydasına, halkın yararına kim gerçekten hizmet ediyorsa Rabbim onun ayağına taş değdirmesin. Aksi hareket edenlere de akıl, vicdan, merhamet ve sağduyu versin. İyi günlere yol almamız dileklerimle, sevgiyle kalın.