Ülkemizde gündem değiştirmek hiç de zor değil. Vatan topraklarını sarsan depremden, siyaseti sarsan depreme çekilmeye çalışıldı dikkatler. Ve bir nebze de başarılı oldular. Zaten amaç da buydu.

Siyasete girmeyeyim diyorum ama, gelişmeler karşısında da duramıyorum. Ne yaşadık şu iki günde. 'Masadan ayrıldı', 'Masadan kaldırıldık' söylemleri, birbirlerine laf yetiştirmeye çalışan siyasiler derken, bir anda 5+2 yardımcı formülüyle Millet İttifakı'nın adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu açıklandı. Kim, nasıl, ne şekilde yaptı, durum bu noktaya getirdi bilemem ama, Meral Akşener gibi bir kadının eli değdi bu oluşuma. Ama öyle ama böyle değdi.

Meral Akşener'in tutumu baştan beri belliydi. Kemal Kılıçdaoğlu'nun cumhurbaşkanı seçilmesinden umutlu olmadığı için Kılıçdaroğlu isminde karar kılınınca 'Partimle görüşeyim' diyerek o gün o hareketi yaptı, aslında masayı terketmedi, dediğinin arkasında durdu. Çünkü burada bir yandan, İyi Parti'nin Meclis'teki durumunu da değerlendirmek istedi. Bir arada kalma durumu yaşamış olsa da, kendine ve partisine göre bir stareteji izleyerek masaya geri döndü ve ortaya bu tablo çıktı. Buradaki durum bence, en çok İyi Parti'nin işine yarayacak. Milletvekilliği seçimlerinde hayli güçlü bir İyi Parti rüzgarı esecek diye düşünüyorum.

Sonucu ne olur bilemem ama, insanlara bir umut oldu bu son gelişme. Bir yanda iki partinin oluşturduğu iktidardaki  Cumhur İttifakı, diğer tarafta ise altı partinin biraraya getirdiği Millet İttifakı. Ve Millet İttifakı'na destek vermeye hazır, oy potansiyeli yüzde 15'lerde olan bir parti. Sanırım şimdiye kadar iktidara son vermek için böyle bir güçbirliğine gidilmemiştir. Değiştirmek, eski düzene son verip yeni bir düzen kurmak isteğiyle yapılacak herşey. Koltuk hırsına, kişisel hırslarına kapılanlar, menfaatleri uğruna hareket edenler için yolun sonu olabilir bu seçim. 14 Mayıs'ta olacağı dile getirilen ama resmi olarak açıklanmayan tarihe kadar, hayli sert ve hararetli bir seçim trafiği izleyeceğiz sanırım. Her zaman dediğim gibi, güzel ülkemin hayrına, faydasına olsun tüm gelişmeler.

Son gelişmelerle ilgimi en çok dikkatimi yandaş medya çekti. Yandaş basın mensupları programda ne diyeceklerini, nasıl ayrıştıracaklarını bilemediler. Altılı Masa'nın imzaladığı sonuç bildirgesindeki imza sırası üzerine hayli kafa yoran bir ekip, 'Bu imzalar neden bu sırada atıldı, o mu bu mu' derken aslında imzaların alfabetik sıraya göre atıldığını farkedince, buradan birşey çıkaramamanın hayal kırıklığını yaşadılar. Bir diğer programda ise, katılımcının 'Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı olduktan sonra Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu yardımcısı olacak" dediğinde program yapımcısının ısrarla, 'Seçilirse değil mi, seçildiğinde değil mi?' gibi abukça sormasıydı. Bunlara bile artık tahammülümüz kalmadı.

Yozlaşan, yıpranan, bir ümit vermeyen, süresini doldurmuş olan ne varsa hepsini değiştirecek yeni bir sistem zamanı. Süreç onu gerektiriyor. İlla ki bir değişim olacak. Olması da lazım. Sisteme uymayanlar, adaletsiz olanlar, haksızlık yapanlar elenecek. Herkesin ektiğini biçeceği zamanlar yola çıktı geliyor.

Sevgiyle, iyilikle gelsin gelmekte olan.