Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor…

Neredeyse 3. ayına girecek saldırıları katliama dönüşen, hukukun ayaklar altına alındığı, insanlığın sınıfta kaldığı bu süreçte 90’ın üzerinde gazeteci hayatını kaybetmiş.

Öldürülen gazetecilerin büyük birçoğu Filistinli ancak içinde başka ülkelerin vatandaşı olan gazeteciler de var. Bunlarla birlikte 19 gazeteci İsrail tarafından tutuklanarak hapishanelerde işkencelere maruz kalmış, üç gazeteci de kayıp.

Yaşanan bu savaş ortamında ‘gazetecilik’ yapmak çok zor. Eğer İsrail’le beraber hareket eden ve savaşı onların açısından görüp yazıp konuşmayacaksa bedeli olacak.

Gazzeliler gibi gazetecilerin de temel şeylere erişimi zor. Ekmeğe, suya, ilaca ve daha sayabileceğim birçok şeye ulaşamayıp bu koşullar altında görevlerini yapmaya çalışıyorlar.

Çocuk, kadın, siviller öldürülüyor… Yaşanan vahşeti belgelemek için bunları haberleştiren gazeteciler öldürülüyor.

İnsanları kendi yurtlarından ediyorlar! Bunları belgeleyen, haberleştiren gazetecileri hedef alıyorlar. İnsanlar işini yaptıkları için ölümle burun buruna geliyorlar.

Gazze’de insanlık suçu işlenirken ve yok edilirken gazeteciler cezalandırılıyor… Öldürülerek, tutuklanarak, ailelerine zarar vererek.

Hastaneler bombalanıyor, tarihi yerler yok ediliyor, yardımlar engelleniyor… Bunları ortaya çıkaran gazeteciler tek tek yok ediliyor.

Söylenecek çok şey var… Gönül istiyor ki bütün herkes tepkisini göstersin. Haberi, fikri, bilgiyi, hakikati savunsunlar. Yaşanan acıların ve vahşetin insanlık tarafından bilinmesi için hayatları pahasına görevlerini yapmaya çalışan meslektaşları için ses çıkarsınlar.

Ancak ne yazık ki kimseden ses çıkmıyor ve hiçbir şekilde gündeme gelmiyor.

İnsanlar, savaş ortamında canları pahasına görev yapıyorlar. Gazeteciler, hayatlarını riske atıp gerçekleri duyurmaya çalıştıkları için tehlikedeler. Gerçeği belgelemek için can veriyorlar!

Bu yüzden gazetecilerin özgürce ve güvenli bir şekilde çalışabilmesi için ses çıkarabilmek çok önemli!

Öldürülen gazetecileri görmezden gelmeyelim… Sesi olalım!