Yine, yeniden…

Yazılarıma “Başlarken” diye bir başlık seçmemin nedeni, yaklaşık 11 yıl önce yazmaya ara vermiştim.

Yazılarım en son olarak Halil Uysal kardeşimizin Vitrin gazetesinde yayımlanmıştı.

Daha önce “Manisa Hayat” gazetesinde rahmetli Nejat Tokbay’ın daveti üzerine başlamıştım. Orada birkaç yıl yazmış, daha sonra Haşim Ağar’ın isteğiyle “Manisa Haber” gazetesinde devam etmiştim.

Geçen hafta içerisinde, yılların gazetecisi Esra Kale kardeşimden hiç beklemediğim bir anda yeniden yazı önerisi geldi. 11 yıl önce ara verdiğim, biraz da beni tembelliğe iten yazma işi, ara sıra içimi gıdıklasa da, fırsatını bulamamıştım. Tam bu sırada gelen öneri, iyi geldi diyebilirim.

Eskilerden (bir türlü eskimeyenlerden), yenilerden, kendilerini yenilikçi sayan beceriksizlerden bıkıp usanmıştık.

Rabbimin izin verdiği süre içinde sizlere, içimden gelenleri anlatmaya çalışacağım. Bu ne kadar sürer? Sürer mi sürmez mi, bilemiyorum, tahmin bile edemiyorum.

Sizlerle paylaşacağım çok konu var, kimseleri kırmadan, incitmeden, kırıp dökmeden döktürmeye çalışacağım.

Bugün ilk örnekle başlayalım.

13 Eylül 2003.

Çiçeği burnunda AKP hükümeti, iktidara henüz gelmiş.

O günkü Haber Ekspres gazetesinde “Politüyo” köşesinde Macit Sefiloğlu’nun şöyle bir yazısı yayımlanır: “Manisa’da ilginç bir atama öyküsü…”

İşte Manisa’daki hikaye ve sonrası:

Manisa’da AKP hükümetinin işbaşına gelmesinden kısa bir süre sonra, dürüstlüğü ve gözünü budaktan lafını dudaktan esirgemeyen tavrıyla tanınan Dr. Alaattin Avşar, Devlet Hastanesi’ne başhekim olarak atandı. Aradan iki ay geçtikten sonra AKP Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi, bir gün başhekim Avşar’ı aradı. Bir tanıdığına özürlü raporu verilmesi gerektiğini, yardımcı olmasını rica etti. Dr. Avşar, doktor etiğine uygun olarak, milletvekiline “Eğer özürlüyse verilir, değilse verilmez” yanıtını verdi.

Eski sendikacı olan vekilimiz Tanrıverdi, talebi istediği şekilde karşılanmayınca öfkelenip, AKP Manisa milletvekilleri Süleyman Turgut, İsmail Bilen, Mehmet Çerçi, Hakan Taşçı’yla temasa geçti. Manisa’nın beş AKP’li milletvekili bir araya gelip Başhekim Alaattin Avşar’ın görevden alınması için bir mektup hazırlayıp Sağlık Bakanlığına sundu. Bunun üzerine bakanlık görevden alma yazısını hazırlayıp gönderdi. Manisa’da kızılca kıyamet koptu.

AKP teşkiları A’dan Z’ye başhekim Avşar’a yapılan haksızlığa sert tepki gösterince işler değişti. Kentte günlerce konuşulan bu konu, adeta “mazlum Alaattin Avşar’ın hakkın teslim etme” kampanyasına dönüştü. İşte bu noktada mektupta imzası olmayan “ağabey” milletvekili Bülent Arınç devreye girdi.

TBMM tatile girip de Başkan Bülent Arınç memleketi Manisa’ya gelince, Arınç’ı her ziyaret eden aynı konuyu gündeme getiriyordu. Arınç kimle konuşsa, “Alaattin Avşar’a yazık ettiniz” sitemiyle karşılaşıyordu. Durumun vahametini anlayan Arınç, Ankara’ya döner dönmez beş milletvekilini çağırdı ve Sağlık Bakanlığından da yanlışlığın düzeltilmesini istedi. Avşar yeniden Devlet Hastanesi’ndeki görevine dönmüş oldu.

Yukarıda alıntıladığım yazıda her şey doğru ama…

“Avşar yeniden Devlet Hastanesi’ndeki görevine dönmüş oldu” cümlesi yanlış.

Doğrusu şu: Alaattin Avşar henüz görevden alınmadan Bülent Arınç’ın müdahalesiyle bu iş düzeltildi. Yani görevden alma ve göreve iade işlemleri yapılmadı. Erken müdahaleyle, yanlıştan dönüldü.

Alaattin Avşar, gerçekte akademik kariyerine dönmek istiyordu. Afyon Kocatepe Üniversitesinde arzu ettiği işine başladı. Önce dekan yardımcılığı, sonra dekanlık ve rektör yardımcılığına varan  bir yolculuğa başladı.

Bu vesileyle kendisine selam ve muhabbetlerimi iletiyorum.

İnşallah daha sonraki yazılarımızda Manisa’ya gelişini ve buradaki duruşunu da sizlerle paylaşırım…