Heyecan ve merakla beklediğimiz 14 Mayıs 2023 seçimleri oldu bitti.

Şapka düştü kel göründü.

Şimdi de aynı heyecan ve merak olmasa da 28 Mayıs’a odaklandık, altı gün sonra o da gelip geçmiş olacak.

Biz biraz 14 Mayıs’a dönelim.

Ne tahmin ettik, ne öngördük, ne oldu?

Anlı şanlı, fiyakalı ve de şatafatlı anket firmaları, bizleri aydınlatacaklarına, önümüzü açacaklarına; resmen ve alenen çuvalladılar. Nasıl çuvalladıklarını anlatmaya gerek yok, her şey hepimizin gözü önünde oldu. Kör de gördü, sağır da duydu. İki firma hariç, hepsi çuvallamış oldu.

Çuvallamak belki biraz ağır kaçabilir. Yanıldılar, yanlış yaptılar, kendi gönüllerinden geçeni lanse etmeye çalıştılar denebilir. Ancak hepimiz tanık olduk ki kazın ayağı öyle değilmiş. Şapkadan tavşan çıkarttılar.

Sen, bildiğin yolda doğru yürürsen şaşırmazsın. Ama onun bunun aklına uyarsan, gerçek neticeyi önceden göremez, öyle miydi böyle miydi diye şaşar kalırsın. Aklı selimi kullanıp doğru öngörüde bulunmak, insanların kendilerine kalıyor artık.

***

Sizlere aktarmak istediğim başka bir konu var. Bugün onu arzetmek isterim.

14 Mayıs seçiminden bir hafta önce Karaköy’de Kırmızı Köprü üzerinde saat 10 civarında CHP Manisa beşinci sıra milletvekili adayı Semih Balaban ile karşılaştım. Beni eskiden beri yakinen tanır, ben de onu tanırım. Eğitimciliği, dürüstlüğü  herkes tarafından bilinen Semih Hoca’ya şöyle dedim: “Hocam, sizi bu aday sıralamasında beşinci sıraya koyanlar utansın. Siz canla başla çalışıyorsunuz. Bir üstünüzde, dördüncü sırada yer alan eski AKP’li Selma Aliye Kavaf’ı meclise göndereceksiniz. Nasıl çalıştığınızı, emeğinizi, alınterinizi görüyoruz, biliyoruz. Onun için kimse size bir şey diyemez.”

Yanında bir hanımefendi ve beyefendi vardı. Üç kişiydiler… Kampanya boyunca ekibiyle birlite yılmadan, usanmadan çalıştılar. Kendisinin seçilemeyeceğini tahmin etmesine rağmen adeta seçilecekmiş gibi çalıştığına ben de tanığım, herkes de tanıktır. Başarılar diledim. Ayrıldık.

Bu satırları okur ya da okumaz, bilemem. Ama ben bunu yazmaya hem kendime hem okurlara söz vermiştim.

Semih Hocam’la hiçbir yakın mesaimiz ya da arkadaşlığımız olmadı, sadece tanışıklık diyelim. Ama azmi, dürüstlüğü, gösterdiği üstün performansı ile Manisalıların gözbebeği oldu.

Bunları niye yazıyorum? Muhalifi de yandaşı da bilsin diye yazıyorum tabii ki. Semih Balaban Ankara’ya, Ankara da Semih Hocam’a yakışırdı.

“Manisa hakkını alacak” afişinden esinlenerek, ben de diyorum ki “Manisa hakkını alamadı, Manisa’yı hakkı olmayanlar aldı.”

***

Gelelim 28 Mayıs’taki ikinci tura…

Kilit isim kim? Sinan Oğan mı, Ümit Özdağ mı?

Öyle yorumlar yapılıyor ki, sanki Oğan ya da Özdağ’ın işaret edeceği kitle emir bekliyor, bu iki kilit isim kimi desteklerse, 5.2’lik oy oraya akacak. Böyle bir algı oluştu adeta. Muharrem İnce çekilmeseydi, onlar yüzde 5.2’yi bulabilecekler miydi, o bile kuşkulu. 28 Mayıs’ın akıbetini, Zafer Partisi ya da Oğan belirleyecekmiş zannediliyor. Yok öyle bir şey. Dediğim gibi İnce çekilmeseydi, 5.2’yi rüyalarında görürlerdi.

Dün akşam haber kanallarını gezerken, gözüm Haber Golbal’e takıldı. Ülke TV yayın yönetmeni Hasan Öztürk konuşuyordu. Oğan ve Özdağ için aynen şöyle dedi: “İşin tadını çıkarıyorlar.”

Eğer kendilerine görev verilirseymiş… Bildikleri konularda sorumluluk alırlarsaymış… Göç Bakanlığı kurulursaymış… Ölme eşeğim ölme.

Pazarlık bu; varın gerisini siz hesap edin.

Bakalım mevlam neyler, neylerse güzel eyler.