Sevgili kardeşlerim Anıl ve Atıl,

Manisa’dan ve bizlerden ayrılalı 15 gün kadar oldu. Mutlaka bizleri özlemişsinizdir. Bizler de sizleri çarşı olarak özledik. Özlemin yanısıra elbette bir merak…

Gün geçmiyor ki, bu iki kardeşimiz yeni yerlerinde, Fethiye’de ne yapıyorlar? Nasıl sürdürüyorlar hayatlarını? Doğup büyüdükleri, sosyalleştikleri ortamlardan uzaklaşmak iyi geldi mi bu iki kardeşe?

Orada yaşamınızın çok iyi, rahat, konforlu olduğunu arkadaşlarımızdan duyunca, bizler de burada seviniyoruz.

Anıl kardeşimizin diyabeti/şekeri çok yüksek seviyelerdeydi, şimdi ayarlanmış. Kolestrolü düşürülmüş. Bunlara da sevindik.

Hele oradan gönderilen fotoğrafı görünce içimiz rahatladı. Yeri gelmişken, bu fotoğrafı hemen bu satırın altına büyükçe koyalım ki, merak edenler de görsünler, sevinsinler:

***

Fotoğraflardan ve gelen haberlerden anladığım kadarıyla, bir kamu kurumu olan ÖZEL FETHİYE ENGELLİ BAKIM MERKEZİ’nde daha iyi, daha bilinçli bakılıyorsunuz. Yardımcı olanlardan, bakanlardan Allah razı olsun…

Biraz araştırdım: Özel Fethiye Engelli Bakım Merkezi, Karaçulha mahallesinde Adnan Menderes Bulvarı üzerinde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olarak 19 yaş ve üzeri tam bağımlı zihinsel engelli bireylere 7/24 yatılı bakım hizmeti veren Muğla ilindeki tek zihinsel engelli bakım merkeziymiş. Yaklaşık 2 bin 700 metrekare bir alanda hizmet veriyormuş. Yüzme havuzuyla, halı sahasıyla, basketbol sahasıyla, voleybol sahasıyla, hobi bahçeleriyle, spor aletleri ve yürüyüş alanlarıyla engelli bireylere geniş ve ferah bir yaşam alanı sunuyormuş.

Sizler gittiğinizde, acaba ne olacaklar, uyum sağlayabilecekler mi diye hüzünlenirken; daha iyi ve daha sağlıklı bakıldığınızı öğrenince içimiz ferahladı.

Biraz da çarşıdan, sizleri özleyen arkadaşlardan bahsedeyim. Benim, sizlerden haber aldığımı bildikleri için, bana soruyorlar, nasıllar, rahatlar mı, uyum sağlayabildiler mi diye…

Bana ulaşıp soranların selamlarını şöyle iletiyorum size: Ahmet Yurt, Mustafa Arınç, ayakkabıcı İbrahim Darcan, ayakkabıcı Adnan Ökçeci, bıçakçı İbrahim Özceylan, Taşçılar mescidi imamı Mehmet Hoca, mescidin önceki müezzini Mehmet Güren, berber Harun, berber Adem, emekli berber İsmet, kuyumcu Atilla Beğendik, şekerci İbrahim Kurul, eczacı Murat Maçoğlu, eczacı Veli Küçük, kebapçı İbrahim Onaylı ve Bilal Onaylı, kahveci Ziya, kahveci Musa, kahveci Ali Gezgin, döviz büfesinden Abdullah Yurtseven, Adnan Kaçire ve İsmail kardeşimiz, Sefer Yıldız hocam, Hatuniye başimamı Hayrettin Çoban hocam, eski müezzin Şuayip hocam, kuyumcu arkadaşlarımız Ömer Dokur, Sedat Gümüşgönül, manav Mehmet, bakkal Sadullah ve daha isimlerini sayamadığım pek çok arkadaşımız…

Hepsinin ayrı ayrı selamları var, sizleri özlemişler.

***

Bu yazının altına birkaç fotoğraf bırakıyorum. İlki 90’lı yıllarda benim kuyumculuk yaptığım zamanlarda dükkanın önünde çekilen bir fotoğraf… Diğeri, bir umre dönüşü sana aldığım kıyafetlerle çekilen fotoğraf… Bir diğeri o yılarda rahmetli olan “Bülbül Ahmet” lakaplı Ahmet abinle ve onun kıymetli fötr şapkasıyla çekilen fotoğraf. O da seni pek severdi ama sen ondan pek hoşlanmazdın… Bir başka fotoğraf da Atıl’ın, 90’lı yıllarda kendisini meslek lisesi öğrencisi sanıyor ve okul üniformasıyla her sabah evden çıkıp sözde okula gidiyordu…

Bu haftalık bu kadar olsun, sizlerden cevap bekliyorum. Kalın sağlıcakla…