Geçen gün, rastgele gözucuyla baktığım bir tv programında bu cümleyi duydum. Düşündüm, gerçekten çok doğru bir söz.

Medya, medyum kelimesinin çoğulu, sözcüklerin, imgelerin, seslerin bir gönderenden, bir başka alıcıya geçişini sağlayan en önemli kitle aracı günümüzde. Yazımın başlığı olan uyuşturan medya bana göre, sosyal medya, haber medyası ve reklam medyası günümüzde. Olumlu olarak kullanıldığında mükemmel bir teknoloji aracı ama, maalesef bizler en olumsuz nasıl kullanırız kısmına kaçıyoruz.

Gerçekten bir düşünün. Bir medyum gibi, zihnimizi ele geçirip, görmek istediklerimizi, duymak istediklerimizi bize veriyor. Günümüzde hele faydalı olanlardan ziyade faydasız olan birçok şeyle zihnimizi meşgul etmiyor muyuz? Ve bundan hiç de rahatsızlık duymuyor, aksine daha da fazlasına aç bir şekilde yaşıyoruz.

Hangimiz sosyal medya bağımlısı değiliz. En az ilgili olanımızın bile illa ki bir sosyal medya hesabı var. Haber medyası ise, şu an tam olarak bize gerçeklerin aksine herşey güllük gülistanlıkmış gibi bir izlenim yaratmak için yalan yanlış haberlerle dolu. Reklam medyası ise, gözümüzü boyamak için yapılan görselliklerle bizi cezbetmek için tüm sihrini kullanıyor.

Gün içinde kimbilir kaç saat bunların esiri oluyoruz? Gündem olan bir konu, aslında o kadar önemsiz o kadar basit ama popüler olduğu için bizleri etkisine alıyor, günlerce onunla yatıp onunla kalkıyoruz. Aman ne olmuş, kim ne demiş, kim ne yapmış kaçırmayayım öğreneyim haliyle günlük hayatımızı ona göre ayarlıyoruz. Kişilerle ilgili onca olumsuz şey ortaya dökülmesine rağmen hesapları takibe devam ediyoruz. Onların dertlerini dert ediniyoruz kendimizin sanki hiç derdi yokmuşcasına.

Aslında o kadar çok sorunumuz var ama, nabza göre şerbet veren haber kanallarını izleyerek, perde arkasında aslında en kötünün yaşandığı halde, sunulan aslı astarı olmayan bilgilerin gerçekliğine inanarak, bize dayatılanların esiri oluyoruz. Sanki bir medyumun, gaipten gelenleri bize söylemesi gibi.

Zihinler kapalı, gözler görmüyor, kulaklar işitmiyor. Sanki bir uyuşturucunun etkisindeymiş gibi, hiçbir şey umrumuzda değil. Ondan dolayı da, her geçen gün medyanın malzemesi daha da bi artıyor. Bundan ötesi daha olmaz dediğimiz bir olayın ertesinde, onu daha bastıran başka bir olay ortaya çıkıyor. Malzeme çok satmaya, birçok insan da hazır almaya.

Belki de böylesi iyimize geliyor. Gelmesin de ne olsun? Elimizdeki telefona dahi sığan bu yalan dünyada o kadar çok program, o kadar çok hesap, o kadar çok takip edilecek olay var ki, gün içerisinde sıra veren yanıyor misali biri bitiyor bir diğeri başlıyor. Birinde kayıplar katiller aranıyor ama, işin ucu o onunla yatmış bu bununla birlikte olmuşlarla Bermuda şeytan üçgenine dönüyor. Birinde güya yemekler yapılıyor ama, insanlar yemeklerden ziyade birbirlerini yiyor. Bir diğerinde insanların özel hayatları ortaya dökülüyor, dökenler sanki sütten çıkma ak kaşık gibi ahkam kesiyor. Hele torun torba sahibi insanların olduğu bir kesimin saçmasalak videolar çekerek onları yayınlanması akıl alır değil. Bunları mazeret göstererek kan döken canavarları ise hiç dile getirmek istemiyorum.

Bir türlü sonu gelmiyor, çünkü olaylar olaylar olaylar peşpeşe akıyor. Bizler de, sanki sihirli bir kürede sisler içinde kalmış gibi, o sisleri dağıtacağımıza ortalığın daha bir tozduman içerisinde kalmasını heyecanla bekliyoruz. Bu gidişatla da ne o sisler dağılır, ne de bizler bu uyuşturucunun etkisinden ayılırız. Beyinler çoktaaaan uyuşmuş bir kere.