Merhaba sevgili okuyucular… Dün 4 Aralık Madenciler Günü’ydü… Bugün sizlerle yerin altına sığmayan emeği, karanlığa gömülen umutları ve bu ülkede madencilik denince neden hala içimizin yandığını konuşmak istiyorum.

Yer üstünde hayat olağan bir şekilde akarken, yerin metrelerce altında bambaşka bir hayat akıyor.

Güneşi görmeden geçen vardiyalar, karanlıkta edilen dualar, her inişte “Acaba sağ salim çıkabilecek miyim?” endişesi…

İşte 4 Aralık, o soruyla yerin altına inen insanların günü, karanlığın içinden ekmeğini çıkaran insanların günü.

**

Kolay değildir madenci olmak. Herkes uyurken yerin metrelerce altında alın teri dökmek…

Başkaları sabaha gözünü gün ışığıyla açarken, onlar karanlığın içinde mesaiye başlıyor.

Peki, biz onları ne kadar hatırlıyoruz?

Genelde sadece acı olduğunda…

Çünkü bizim ülkemizde ne yazık ki madenci denilince aklımıza emek değil, acı geliyor…

Bir patlama, bir göçük… Yetkili isimler acı haberleri duyurur, taziyelerini iletir, ‘kader’ der…

Tek tek haber sitelerinde, gazete manşetlerinde görürüz.

Diğer insanlar birkaç gün üzülüp sosyal medyada paylaşır ve sonrasında herkes için hayat devam eder.

Ama onların hayatı öyle devam etmez, edemez.

Soma, Ermenek, Zonguldak…

Takvim yapraklarından silinmeyen kara günler…

Her birinde yarım kalan hayatlar, yetim kalan çocuklar, gözü yolda kalan eşler var.

**

Madencilik sadece bir meslek değildir, bir insanın ekmek parası kazanmaya çalışırken canını ortaya koymasıdır.

O yüzden madencinin alın terinde; korku, umut ve sabır yatar. Ve bizler maalesef çoğu zaman bunu görmeyiz.

4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde onları sadece anmak yetmez. Onları yaşatacak adımlar atmak gerekir.

Daha güvenli ocaklar, daha insani şartlar ve daha fazla denetim. Çünkü madencinin kaderi ölüm değil değildir. Kazanılan ekmek parası, bir cana bedel olmamalıdır.

“Bu işin fıtratında ölüm var” diyenler ihmalin üzerini kapatıp ölümü normalleştirenlerdir.

**

4 Aralık kutlama günü değildir. Bir hatırlama günüdür. Bir daha insanların ihmale kurban edilmemesi için söz verme günüdür.

Bu ülkenin yer altı zenginliği, yer üstünde acıya dönüşmemeli.

İyi ki varsınız!

Keşke sizi sadece böyle günlerde değil, her gün hatırlasalar!