Pınar Gültekin davasında geçen gün karar çıktı. Vahşice öldürülen genç kadının katiline “haksız tahrik” indirimi kaldırılarak indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet ve katilin kardeşine ise “delilleri karartmak” suçundan 4 yıl hapis cezası verildi. Hiçbir şey Pınar Gültekin’i geri getiremez ama biraz olsun yüreğimize su serpildi bu haberle. Bende bu yüzden konuyla bağlantılı olarak kadınların yaşadıklarını sizinle konuşmak istiyorum.

Kadın çocuktur, kadın annedir, kadın ailedir, kadın kadın kadın… Kadın birkaç kelimeye sığdırıp kalıplara sokabileceğiniz bir kavram değildir. Tarih boyunca hep mücadele ile var olan ve hala daha bu mücadeleyi sürdüren bireylerdir kadınlar.

Kadının varlığı kabul edilmezken; kadına değer veren, kadınlara haklar veren bir ülkeydik biz. Ama ne hale geldik görüyor musunuz? 2023 Türkiye’sinde yaşayan bir kadınsanız, “ çirkin zihniyete rağmen” iyi bir hayat sürdürmeye çalışırsınız.  Ne yazık ki biz kadınlar bu çirkin zihniyeti çok acı şekilde öğrendik.

O çirkin zihniyet kadın öyle giyinmesin, o saatte orada ne işi varmış, kadının namusunu korumak için deyip, aynı kadın o zihniyetin fikrini beğenmediğinde bedenine, dil uzatarak bağırıp çağırır, hakaretler savurmaktan geri durmaz. Kadın o işi yapamaz çünkü kadın güçsüzdür deyip, aynı kadına şiddet uygulayarak itip kakarak ona mecbur eden yine o zihniyet.  Ve daha ne yazık ki saymakla bitmeyecek olan şeyler…  Bu zihniyetleri kadınlar iyi bilir. Geldiğimiz nokta ne kadar üzücü ve utanç verici. Kadının bir değeri kalmadı. Korkarak yaşıyoruz ve güvende değiliz. Çok acı değil mi? Yok sayılmak, güvensiz hissetmek. Sadece biz de değil dünyadaki tüm kadınlar bu coğrafyadan korkar oldu. Picca Bacca’yı kim unutabildi? Pınar Gültekin, Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Emine Bulut… Unutulacak, alışılacak şeyler değil.

Pınar Gültekin’i hayattan koparan caniye verilen cezanın tüm kadın cinayetlerine emsal olmasını diliyorum. Verilen kararın kadına yönelik şiddette caydırıcı olmasını temenni ediyorum. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Biz kadınlar hiçbir şey beklemiyoruz. Herkes gibi sadece ‘insanca’ yaşamak istiyoruz!