"Ben insanım; insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir."

Bu söz, milattan önce 2. Yüz yılda yaşamış Romalı komedya yazarı Terentius’a ait. Yüzyıllar boyunca filozofların, yazarların ve düşünürlerin sıkça andığı bu cümle, insan olmanın evrensel sorumluluğunu hatırlatır bize. İyilik de kötülük de merhamet de bencillik de insana dair. Ve insan yaşarken, aslında sadece kendisi için değil, tüm bu ortak paydalarda buluştuğu diğer insanlar için de yaşar.

Hayatın içindeyken sadece kendimiz veya ailemiz varmış gibi yaşarız. Bir takım sosyal projeleri desteklesek de döner dolaşır kürkçü dükkanına geri döneriz. Kimileri bu süreçte anı yaşar, kimileri geleceğin kaygısı veya geçmişin gölgesiyle anda kaybolur.

İnsan, anda yaşarken de kaybolabilir. Mutluluk, üzüntü, öfke, sevgi, nefret... An 'da olsan da olmasan da insana özgü olan bu duygular iyi yönetildiğinde insan sağlıklıdır.

Bazı insanlar vardır. Bütün duygularını dolu, sağlıklı bir şekilde yaşarken etrafındakileri de etkiler. Onu gördüğünde içindeki sıcaklığı, empatiyi, sana verdiği değeri hissedersin.

Peki hepimizde bu duygular varken neden bazı insanlar öfkeyle kendini ifade eder?

Aslında bu bir seçimdir. O kadar karmaşık bir şey değil.

İşte tam da bu noktada, bütün duygularını insanca yaşayarak etrafına umut, samimiyet ve güven aşılayan insanları anmak gerekiyor. Çünkü bazı insanlar sadece yaşamakla kalmaz; yaşadıkları yere iz bırakır. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz belediye başkanımız Ferdi Zeyrek, bu insanlardan biriydi.

Gerektiği yerde tavrını koyarak “dur” diyebilen, kaya gibi direnen; ama hizmet bekleyen vatandaşın daima yanında yürüyen bir insandı. Sertliğini adaletten, yumuşaklığını sevgiden alan bir karakterdi. Bu yüzden şahsen tanıyan ya da hiç tanımamış olan yüzlerce insanın kalbinde taht kurdu.

O, içimizdeki şefkat ihtiyacını besledi. Bizde eksik kalan yönleri tamamladı, güven duygusunu yeniden hatırlattı.

İnsan ne için yaşar?

Kimi sadece kendisi için yaşar. Kimi ardında iz bırakmak, kimi de kalplerde yer bulmak için. Ama bazı insanlar vardır ki yaşarken de giderken de şunu bize hatırlatır:

İnsan, insan kalabilmek için yaşar.