Her ölüm erkendir. Ama bazı ölümler var ki, o hayat son bulmasın, o acı haber gelmesin diye dualar edilir. 'Maalesef kaybettik' açıklamasıyla, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in geçirdiği kazanın üçüncü gününde gelen ölüm haberi, işte böyle bir erken kayıp oldu.

15 aylık bir süreçte herkesin sevgisini kazanan bir belediye başkanı olarak daha önünde o kadar zamanı ve yapacağı işler var diye düşünürken, hayat ters köşe yaptı. Kaderinde, Ferdi Başkan'a kendi eliyle gelen bir son yazılmış, Takdir-i İlahi.

Elektrik akımına kapılmasından itibaren 3 gün boyunca yürekler ağızda, doktorların açıklamasını bekledik, güzel haberleri almak umuduyla. 'Genç, güçlü, kurtulacak, bir mucize olacak' dedik, maalesef olmadı. Kayıp haberi herkesi yaktı, yıktı, geçti. Ateş düştüğü yeri yakar derler ya, bu ateş sadece evine değil, büyük bir parçası da Manisa'ya, Türkiye'ye düştü.

'Herkesi herşeyi düşünen, iyi bir insandı' diyor ya herkes, sanki bu zamanı seçmiş gibi bir bayram tatilinde hastaneye girdi, tatilin biteceği gün de vefat etti. Haberin duyulduğu ilk andan itibaren hastane bahçesine akın eden çok büyük bir kalabalık olmuştu. Gece gündüz ayrılmadan beklediler, bayram tatilinin verdiği bir sakinlikte. Tam da iş yoğunluğunun başlayacağı bayramın ertesi günü, sanki mesai saatleri içerisinde hastalara, hasta yakınlarına rahatsızlık vermek istemiyorcasına veda etti.

Ölüm haberi duyulduğundan itibaren, günlerdir endişeyle bekleyenler gözyaşlarına engel olamadı. İçlerinde fırtına kopanlar sessiz kalamadı, feryat etti. Haberi duyan yaşlısı genci hastaneye koştu. Ağlasan da bağırsan da ölüme çare yok ki. Gidenin gençliğine yanarken, kalana da sabır versin deniliyor. Elden başka da bir şey gelmiyor.

Böyle durumlarda acının tarifi yok derler. Ama bu acının tarifi var. Hem de öyle böyle değil, insanın yüreğinin en derinlerine işleyen bir tarifi var.

Evladını kaybeden annenin yüreği cayır cayır yanar, o yürek son nefesini verinceye kadar asla soğumaz. Yüreğindeki için için yanan kor ateşle onun acısı bitmez, dinmez. Saçının bir teline zarar gelmesini istemediği canından parçası artık yoktur. Hasreti günden güne artarken, evladının anılarıyla, geride bıraktığı çocuklarıyla hayata tutunur.

Eşini kaydeden karısı, diğer yarısı gitmiş gibi eksik kalır. Umutları, hayalleri yok olur gider. Evinin tam da ortasına öyle bir ateş düşer ki, o yangını söndürmeye yetecek takati uzunca bir süre kendinde bulamaz. O artık çocuklarına hem anne hem de baba olarak hayatın yükünü üstlenir.

Babalarını kaybeden çocuklar daha ölüm ne onu bilmezken, hayat çok acı bir şekilde öğretir onlara. Kolay söylenebildiği için ilk kelimeleri baba olan çocuklara, bir daha baba diyemeyecekleri bir tokat gibi çarpar yüzlerine. Kahramanları, onları koruyan en güçlü varlıkları olan babalarının yokluğuna alışmak en büyük acıdır onlara.

Demokrasi, hak, hukuk, adalet yolunda beraber yürüdüğü partililere; yol arkadaşlarını, gözü kapalı güvendikleri bir hizmet adamını, partiye daha katacağı çok şeyler olduğuna inandıkları, Özgür Özel'in dediği gibi akıllarının, kalplerinin yarısını kaybetmenin acısı gelir yerleşir yüreklerine.

Arkadaşları kardeşlerini, akrabaları kan bağlarını, komşuları sanki evladını kaybederken, bir veda bile edememiş olmanın o can yakan acı hissiyle başbaşa kalırlar.

Ferdi Başkan'la sonraki günlerin, akşamların planları programları yok artık. O güler yüzüyle sarılacakları, el ele tutuşacakları, omuz omuza verecekleri canları, hayatının baharında, henüz 48 yaşında zamansız veda etti. Şu kısacık hayatında çok insanın sevgisini kazandı, çok işler yaptı.

Kardeş, abi, evlat, dost, başkan Ferdi Zeyrek, daha gideceği çok yolu varken, o son yol ayrımında bizleri büyük bir acının gözyaşlarıyla bırakarak aramızdan ayrıldı. Sözün bittiği yerdeyiz. Allah rahmet eylesin, mekanın cennet olsun. Yattığın yer seni incitmesin.