Bir kalabalığın ortasında yürürken, etrafımızdaki yüzlere bakarız. Kimisi gülümser, kimisi dalgındır, kimisi telaş içinde

Bir kalabalığın ortasında yürürken, etrafımızdaki yüzlere bakarız. Kimisi gülümser, kimisi dalgındır, kimisi telaş içinde... Ama o yüzlerin ardında, kimsenin görmediği bir dünya vardır. Çünkü herkesin derdi görünmez ama gerçektir.

Hayat, kimseye yük ölçüsü biçmeden verir. Kimi ekonomik sıkıntılarla boğuşur, kimi aile içinde yaşadığı sorunları saklar. Bir başkasının derdi sağlık olurken, ötekinin derdi yalnızlıktır. Ve çoğu zaman bu yükler dışarıdan belli olmaz. İnsan, kalbinin içindeki fırtınayı sessizlikle örter.

Bir kahkahanın ardında gözyaşı gizlenir. Bir iş toplantısında dik duran insan, belki de gece uykusuzluktan tükenmiştir. Çocuğuna sarılan bir anne, içten içe geçim derdiyle kavruluyor olabilir.

Toplumda sıkça yapılan hata, insanların dertlerini birbirine kıyaslamaktır. "Senin derdin dert mi, benimkine bak!" denildiğinde, aslında kimsenin derdi küçülmez. Çünkü her insan, kendi yükünü omuzladığı kadarıyla hisseder. Başkasına hafif gelen, bir başkasının boynunu bükebilir.

Unutmamak gerekir ki, acı kişisel bir ölçüye sahiptir. Kimse başkasının içindeki fırtınanın şiddetini tam olarak bilemez.

İşte bu yüzden empati, insan ilişkilerinin en önemli köprüsüdür. Birine karşı yargılamadan, bilmeden sert sözler söylemek, onun görünmez yarasını kanatabilir. Belki otobüste asık suratlı duran birinin o gün aldığı bir ölüm haberini bilmiyoruz. Belki de sabah işine yetişmek için kavga eden o genç, gece boyunca hasta annesinin başında uyumadı.

Görünmeyen dertleri bilmediğimiz için, nezaket en güvenli yol olur. Küçük bir tebessüm, nazik bir söz, insanın yükünü hafifletebilir.

Modern çağın bir başka sorunu da, herkesin derdini saklama zorunluluğu hissetmesi. “Güçlü görünmek” baskısı, insanları kırılganlıklarını gizlemeye zorluyor. Sosyal medyada herkes mutlu, herkes başarılı, herkes yolunda görünüyor. Oysa ekranın arkasında pek çok insan, sessizce tükeniyor.

Birey, derdini paylaşacak güvenli bir omuz bulamadığında, yalnızlık katlanıyor. Halbuki insanın en temel ihtiyacı, anlaşılmak ve dinlenmektir.

Hayatta şunu unutmamak gerek: Her insan, görünmez bir yükle yürür. Bizim görmediğimiz, ama onun hayatını zorlaştıran, bazen nefesini bile daraltan dertleri vardır.

Belki de dünyayı daha yaşanılır kılmanın yolu, birbirimizin görünmeyen yaralarını hesaba katmaktan geçiyor. Empati, anlayış ve nezaket, kimsenin derdini yok etmez ama taşımasını kolaylaştırır.

O yüzden bir dahaki sefere, kalabalıkta gördüğümüz her yüzü hatırlayalım:

Herkesin derdi görünmezdir, ama gerçektir.