Bu hafta Süper Lig maçlarının başlamasıyla futbol sezonu açılıyor. 5 Ağustos Cuma günü yani bugün Süper Lig için start verilirken, 12 Ağustos haftası da 1.Lig'de maraton başlayacak. Manisa Futbol Kulübü ilimizi 1.Lig'de temsil edecek. Geçtiğimiz yıl puan sıralamasında düşme potasına kadar inen Manisa FK, bakalım bu yıl nasıl bir performans sergileyecek.

Yapılan transferler kulübün tasarrufunda, o yüzden bir şey yazmayacağım. Ama genel kanı, düşmemeye oynayacak bir takım için kadro kurulduğu yönünde. Ligde o kadar güçlü takımlar var ve öyle transferler yaptılar ki, şampiyonluğa oynayacak banko 3 takım sayılabilir. Sadece kadro olarak değil, saha, taraftar üstünlüğüyle de göze çarpan takımlar bunlar. Manisa FK'nın transferlerinde gözüme çarpan detay, çok genç oyuncuların transferleri oldu. 17 ve 19 yaşındaki sporcuların transferleri gözlerin ister istemez altyapıya çevrilmesine neden oluyor.

'Neden altyapıdan oyuncu çıkmıyor?' sorusuna yıllardır bir cevap bulunamıyor. Bir Mehmet Uysal, iki Yiğit Kerem. Üçüncü isim bir türlü çıkamadı. Özkaynak olarak çıkan gençlerimizin sayısı hepi topu iki. Onların da şanssızlıklar bir türlü peşini bırakmadı. Bakalım inşallah bu sene forma giyme şansı bulurlar.

Bu yıl altyapıda yine bir yapılanma yoluna gidildi. İdari direktör olarak isabetli bir isim Alparslan Kaya göreve getirildi. Futbol direktörü olarak da Altınordu'da görev yapmış olan bir isim, Namet Ateş görevlendirildi. Alparslan Bey'in görevini layığıyla, üstün performansla yapacağını çok iyi biliyorum. Çünkü, altyapıyla ilgili plan ve projelerini hayata geçirdiği takdirde güzel gelişmelerin yaşanacağına inancım tam. Namet Ateş'le ilgili bir bilgi sahibi değilim ama, bunca yıllık birikimiyle Manisa FK' ya faydalı olmak ve aldığı ücretin hakkını vermek için canla başla çalışacağını düşünüyorum. Olması gereken, aslında geç kalınmış ciddi bir yapılanma modeli şu anda yapılan. Dediğim gibi tam yetki verilmesi ve tüm imkanların sağlanması şart.

Dolayısıyla teknik sorumlu, antrenör kadrosunda da birtakım değişiklikler oldu. Buradaki olay, tam yetki ve maddi manevi tüm imkanların sağlanarak sporcuların her yönden yetiştirilmesi, yarışmacı grupların skora odaklı olmalarındansa güzel oyunla öğrendiklerini sahaya yansıtması, görevli hocaların sporcuları tanıyarak, yeteneklerini ortaya çıkaracak beceriyi gösterebilmesi. Elit grupların gelişiminin her yönden sağlanarak ileride yarışmacı grup olacak bu gençlerin sahada neyi nasıl yapacaklarının gerçek anlamda öğretilmesi. Yoksa 10 yaşlarındaki çocukları gaza getirip şampiyon olmuşcasına, galip gelinen her maç sonrası hırslı tavırlarla poz verdirmek çok kolay. Geçtiğimiz sezon en çok dikkatimi çeken konu bu fotoğraflar olmuştu.

Hep savunduğum şeydir, en iyi hoca en alt yaş grubunun başında olacak. Her yaş grubunun dilinden anlayan hocalar takımın başında bulunacak. Çocuklar elit grup yaşına geldiğinde, sahada neyi nasıl yapacağını hocalarından öğrenmiş ve yeteneğinin farkına varmış olacak. Basit oyun, güzel pas, saha ve takım arkadaşı kontrolünü çözerek sahada keyif alındığı takdirde, çocukların gelişiminde çok uzun bir yol katedilmiş olacak bence. Sahada yer alacak özkaynak oyuncuların sayısının artması umuduyla, amatör ya da profesyonel tüm futbolcuların ayağının yeşil sahalara düz basması dileğiyle, başarılar diliyorum.