Futbol üç olasılıklı bir oyun. Galibiyet, mağlubiyet veya beraberlikle ayrılırsın sahadan. Var gücünle mücadele edip, güzel bir oyun oynamana rağmen mağlup olsan bile, 'Şans bugün bizden yana değildi' dersin. Rakibin de senin ayarındaysa eğer, taraftar da ağır eleştiriler yerine, takımı mücadelesinden dolayı alkışlar, "Önümüzdeki maçlara bakalım" der umut dolu olarak.

1. Lig'de mücadele eden Manisa Futbol Kulübü önceki gün, Ziraat Türkiye Kupası'nda 3. Lig ekiplerinden Giresun'un ilçe takımı olan Amberçay Eynesil Belediyespor'la karşılaştı. Futbolda rakibin hiçbir zaman küçümsenmemesi gerektiği tecrübeyle sabittir, yıllar önce Pendikspor'un Fenerbahçe'yi farklı mağlup etmesi gibi. Ama, bu tarz maçlar sürprizli olabilir. Kadro olarak yedek oyuncularına fırsat verme açısından değerlendirir, sahaya yedek ağırlıklı kadroyla çıkarsın. Fakat tamamen de antrenman maçı gibi görmek, karşı takıma ve kendi yedek oyuncularına büyük haksızlık olur.

Manisa Futbol Kulübü, Eynesil Belediyespor' maçına aynen dediğim gibi yedek ağırlıklı rakibi ayarında daha genç bir kadroyla çıktı. Ancak ilk yarının 1-0 rakip takımın üstünlüğüyle bitmesi, ikinci yarıya başlarken bu durumu değiştirdi. İkinci yarıya as kadrodan önce iki değişiklikle başlayan Manisa FK, ilerleyen dakikalarda üç as oyuncusunu daha oyuna dahil etti. Maçın normal süresi berabere bitince uzatma devrelerinde bir as oyuncusunu daha sahaya sürdü, ligde mücadele eden kadroyla devam etti. 120.dakikada gelen beraberlik golüyle seri penaltılara giden maçtan, zar zor galip ayrılan taraf Manisa FK oldu. Şansı, rakibin iki penaltıyı değerlendirememesiydi. Şanssızlığıysa, büyük transferi Adem'in penaltıyı kaçırmasıydı.

Hepsini geçtim, maçtan sonraki paylaşımda yer alan bir fotoğraf benim çok dikkatimi çekti. Öyle bir fotoğraf ki, sanırsınız rakip bir üst ligden, kıyasıya başabaş mücadele etmişiz, iş penaltıları atmakta. Futbolcular elleri cepte, birbirlerine sarılmış sakin sakin penaltı atışlarını izlerken, takımın teknik direktörü Levent Eriş'te müthiş bir heyecan, eller kollar havada, neredeyse sahaya girecek. Ben o görüntüyü hiç hoş bulmadım. Öyle bir görüntüyü verecek bir atmosfer yoktu çünkü. Karşındaki rakip 3. Lig takımı. İmkanları ve şartları belli, kıyas edilemez. Orada yapılacak olan sakinlikle izlemek, beklemek, maç sonunda da maçın analizini yaparak, lig için önlemleri almak. Deneyimli, tecrübeli bir hoca bu maçtan çok şey çıkarır.

Lig başından bu yana memnun olmayan bir seyirci grubu var, taraftar diyemiyorum. Maalesef ki ülkemizde maç oynanır biter, maçı konuşmak bir hafta bitmez. İlgilisi ilgisizi, bilgilisi bilgisizi onu bunu konuşur durur.

Paylaşımlara yapılan seyirci yorumları bazen çok ağır olabiliyor. Bir ara yorumlar kapatılıyordu, şimdi ise son maçlarda yorum kısmı da açık. 'Levent Eriş istifa' yorumlarda başı çekiyor. Bazı futbolculara da eleştiriler var. 35 yaşındaki Adem Büyük ve 36 yaşındaki Kaptan Nizamettin'e. Adem Büyük için birşey demeyeceğim. Bu tarz futbolcular tecrübe olarak takıma katılır, bazı krtitk maçlarda maçı kurtaran olarak görev yaparlar. Beklentiyi karşılamayınca da hedef tahtasında onlar olurlar. Kaptan Nizamettin'e gelirsek, sahada canla başla mücadele ediyor. Onun olmadığı zamanlarda orta sahanın çalışmadığı bir gerçek. Yaş değil de, sahadaki mücadele ölçü alınmalı. Onun onda biri kadar Manisalı olsa keşke gelen oyuncular.

Lig maratonu çok uzun. Rakipler çok güçlü. Kaybedilen 1 puan bile bu ligde çok önemli. Yapılan transferlerin gönderilen oyunculardan ne kadar üstün olduğu, mevcut kadronun yerinde değerlendirilip değerlendirilmediği, oyuncuların sahadaki mücadelesi tartışılır. Ligde de kupada da sergilenen oyun umut verici olmayıp taraftarı da memnun etmezse, iş harcanan paraları tartışmaya kadar gider, göze batar. İşler iyiyse, ne para ne de kim ne yapıyormuş yapmıyormuş, kimsenin dikkatini çekmez, başkanların dahi.

Ama ortada bir gerçek var ki, Manisa FK'da birşeyler aksıyor. Son dakikalarda kendi bünyesinden yetişen genç oyuncuların attığı gollerle kazanılan puanlar sayesinde Manisa FK şu anda puan tablosundaki yerinde. İlk devrenin bitmesine 10 maç kaldı. Kısa zaman içerisinde birtakım tedbirler alınıp değişiklikler olur mu, başkanların takdiri bilemem. Türkiye piyasasının bir gerçeği, 'Bu hocayla olmuyor' deyip en kestirme çözüm olarak ilk hoca değişikliği yapılıyor. Zamanlama kiminde yerinde oluyor kiminde ise çok ani bir şekilde.

Ne 'Levent Eriş istifa' diyorum ne de 'Hoca değişikliği şart' diye sesleniyorum. Bu kadar emek ve zaman harcanan, büyük mücadelelerle çıkılan bu ligde kalıcılığı sağlamak ve başarılı olmak için de birtakım önlemlerin alınması şart. Bu lige kolay gelinmedi, o kadar bedavadan da kaybedilemez. Fikstüre baktığımızda, önümüzdeki 10 maçta çok güçlü rakiplerin de olduğu karşılaşmalar oynayacağız. Kim ne önlem alacaksa, kim kendine çekidüzen verecekse şimdi tam zamanı. Geçmiş zamanlarda edinilmiş tecrübelerle, başkanı, yönetimi, hocası, futbolcusu bir durup düşünmeli, herkes önceki maçtan kendine bir pay biçmeli. 'Hangi ligin hocası, hangi ligin oyuncusu olmak istiyorum' diye. Bir üst lige çıkmak için yukarı mı tırmanacağım, burası benim neyime deyip aşağı mı düşeceğim?