Bugünden 7 ay 28 gün sonra büyük ihtimalle sıcak bir Pazar günü Türkiye tarihi bir seçime gidecek.

Şu anda gündemi meşgul eden bütün siyasal adımlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilmesinden 100 yıl sonra gidilecek bu seçim için atılıyor.

Partilerden istifa etmeler, farklı partilere üye olmalar, sert açıklamalar, garip birliktelikler, yeni ideolojiler ve söylemler...

Her biri sadece 1 gün içerisinde karara varılması beklenen seçim yüzünden yapılıyor.

Bilirsiniz eskiden bugüne siyasetçileri muhalefet ya da iktidar partisi fark etmeksizin, sadece seçim zamanlarında halkın arasına girmekle suçlarız.

Şimdi de o hesap...

Siyaset meydanı yerini korumak, yer edinmek, yer değiştirmek isteyen insanlarla doldu dolacak.

Adaylıklarını açıklayanlar var. Açıklamayanlar var.

İlk etapta aday olduklarını açıklayan isimlere bakalım.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi desteğiyle Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, eski Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, eski Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Sinan Oğan...

İttifaklar çağındayız malumunuz.

En güçlü iki ittifaktan birinde henüz adaylık konusu çözüme kavuşmuş değil. Hatta bana kalırsa içeride tam bir savaş var.

Anadolu’yu karış karış gezen Ekrem İmamoğlu’ndan tutun, sessiz sakin köşesine çekilen Mansur Yavaş’a, ulu orta adaylığını dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu’ndan tutun her fırsatta karşıt görüş dile getiren Meral Akşener’e kadar...

Çok fazla ses, çok fazla güçlü ses var. Bu isimlerden herhangi biri, ileriki dönemde kişisel hırslara kapılarak kararlar almaya başlarsa işler Millet İttifakı için iyi gitmeyebilir.

Yoksa başka bir çatı aday dönemi mi gelecek?