Deprem felaketlerinin ardından 14 Mayıs seçimlerine kısa bir süre kala tüm gündemimiz siyaset ve onu icra edenler tarafından abluka altına alınmışken diğer birçok sorunu maalesef arka sayfaya atmak durumunda kaldık.

Bu sorunlar seçimlerin yanında ‘önemsiz’ kalsa da aslında geçtiğimiz yıl boyunca gündemimizi sık sık meşgul etmişti.

Deprem olmadığı zaman depremi, yangın olmadığı zaman orman yangınlarını, seçim olmadığı zaman seçimleri, ekonomi kötü gitmediği zaman ekonomiyi hatırlatmayı kendime vatandaş olarak görev edindim.

Biliyorsunuz binlerce canımızı kaybettiğimiz depremlerin, ülkemizin geleceğine yön verecek seçimlerin gündemde olması hatta gündemden düşmemesi gerekiyor. Bu doğru.

Anca diğer problemlerimizi de sümenaltı yapmamalıyız.

Sahipsiz köpekler ve mülteciler...

Aslında iki konu da siyasetin birer parçası olarak uzunca bir süre kullanıldı. Sandığa gidecek vatandaşlarımızın bu konuları gündeminden düşürmeyen partileri gözeterek oy kullanacağından çok şüphem yok.

Aynı zamanda bu konular ile ilgili aksiyon almayı vadeden, bir program sunan, işi sözde bırakmayarak sadece seçim dönemine sakız etmeyecek partilerin ciddi bir kazanım elde edeceği görüşündeyim.

Çünkü aylarca bu iki konuyu konuştuk.

Mülteci problemi hem sosyo-kültürel hem de ekonomik açıdan ülkemizi en çok zorlayan sorunlar arasında yer alıyor.

Zaten ekonomik şartlar nedeniyle yükselişe geçen konut kiralarından tutun da bankaların yüksek hacimli işlemlerine kadar her konuda bu sorunun bir etkisi olduğunu görmezden gelmek mümkün değil.

Burada sadece ‘din kardeşimiz’ mantığı ile hareket etmek de mantıklı değil.

İnsani boyutta ele alınan bu konunun, söz konusu boyutu aştığı da bir gerçek.

Hükümetin geri dönüş politikaları yerinde olsa da bana kalırsa daha ciddi adımlar atılabilir.

Sahipsiz köpeklerden geçilemeyen şehir merkezleri ve özellikle kırsal bölgeler için de ciddi adımların atılması gerekiyor.

Özellikle Manisa’da ciddi bir sahipsiz köpek nüfusu bulunuyor. Bunu herhangi bir kaynaktan alarak söylemiyorum. Yaşadıklarımdan, gördüklerimden çıkarıyorum.

Sabah saatlerinde okula giden küçüklerin yeni yollar öğrenmesine olanak sağlayan sürü halindeki sahipsiz köpeklerin böyle yararlı (!) yanları olsa da şehir hayatına kıstırılmış, mevsim şartlarına doğası gereği ayak uydurmakta zorlanan, insan tarafından beslenmeye muhtaç, belki insan tarafından şiddete maruz kalmış tehlikeli oldukları maalesef bir gerçek.

Kısırlaştırma, hayvan bakım tesislerine yerleştirme, tedavi etme ve uygun ortam oluşturma vaatlerinde bulunan partiler yine seçmen tarafından önde tutulacak.

Umarız bütün partiler bu konuları da hafife almayı bırakır ve gerçek sorunlar olarak gündemlerine alırlar.