Geçtiğimiz günlerde sayısız kadın cinayetlerine bir yenisi daha eklendi. Kadın cinayetinin adresi bu kez Manisa’ydı. Üzgünüz, öfkeliyiz!

2 çocuk annesi Selda Eller, eşi tarafından canice katledildi. Boşanma aşamasındalar, cani şahıs eşyalarını toplamak için eve gidiyor, aralarında çıkan tartışmada ağır hakaretler ettiğinden dolayı öfkesine hakim olamayarak(!) 20 yıllık eşini elleriyle boğarak öldürüyor. Selda Eller’in hikayesi çok tanıdık aslında değil mi? Ülkemizde binlerce kadın bu sebeplerden katlediliyor.

Evet, Selda Eller, ülkemizde katledilen sayısız kadından biri. Her biri kadınların yaşam hakkının ne denli tehlikede olduğunu gösteriyor. Her seferinde yitip giden bir can, geride derin acılar ve toplumda onarılması güç yaralar bırakıyor.

Kadın cinayetleri, bu ülkenin kanayan yarası, sistematik bir sorunudur. Kadınlar, boşanmak istedikleri, özgürce, kendi iradeleriyle hayatlarına yön vermek istedikleri için hayattan koparılıyorlar. 

**

Bir erkeğin, bir kadının hayatına ‘keyfi’ bir şekilde son verebilmesinin ardında ne yatıyor? Cevap aslında çok basit: ‘Cezasızlık’

Kadın cinayetlerinin bu denli yaygın olmasının en büyük sebeplerinden biri, işlenen suçların karşılığında caydırıcı cezaların uygulanmaması, hatta bazen cezasız kalmasıdır. Bir erkeğin, eşini ya da sevgilisi öldürdüğünde ‘ağır tahrik indirimi’, ‘iyi hal indirimi’ gibi hukuksal boşluklardan faydalanıp ödül gibi cezalar alması topluma verilen en tehlikeli mesajlardan biri.

Kadınlar korunmuyor, kadınlar yaşayamıyor! İşte tam da bu noktada sorulması gereken soru şu: “Kadınlar neden devletin, yargının koruması altına alınmıyor?”

Selda Eller’in ölümüne neden olan şey sadece cani şahsın öfkesi değil; kadınların yaşam hakkını koruyamayan sistemdir.

**

Selda Eller’in ölümünün ardından taleplerimizi yineliyoruz:

“Kadına şiddetin, kadınlara karşı işlenen bu canice suçların cezaları arttırılsın!”

“Bu suçu işleyen kişiler en ağır şekilde cezalandırılsın!”

Ceza, hem adaleti sağlamalı hem de caydırıcı bir güç olmalıdır. Bir insan, bir kadını hayattan koparmanın bedelinin ağır olduğunu bilmelidir. Bugün Selda Eller’in adını konuşuyoruz, fakat kaç Selda daha bu vahşetin kurbanı olacak? Hikayeler hep aynı, sadece isimler değişiyor.

**

Kadınların korunması, bireysel güvenlik meselesi olmaktan öte, toplumsal bir sorumluluktur. Devlet, kadınların yaşam haklarını koruma yükümlülüğünü en ciddi şekilde yerine getirmelidir. Sığınma evlerinin sayısı arttırılması, koruma kararlarının etkin şekilde uygulanması, şiddet uygulayanların cezalandırılmasının yanı sıra toplumda farkındalık yaratacak politikalar da bu mücadelenin vazgeçilmez parçası olacak.

Ancak ne yazık ki, bu tür önlemler henüz istenilen düzeyde uygulanmıyor. Ülkemizde kadınların güvenliğini sağlama konusundaki yetersizlik, her gün bir kadının daha yaşam hakkının elinden alınmasına neden oluyor.

Yalnızca yasal düzenlemeler yeterli mi? Elbette hayır. Kadına karşı şiddetin kökeninde toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ataerkil normlar ve şiddeti normalleştiren zihniyet yatıyor. Şiddetin kökünü kazımak için sadece kanunların değil, aynı zamanda zihniyetin de değişmesi gerekiyor.

Unutulmaması gereken bir diğer önemli konu ise,  kadın cinayetlerinin yalnızca kadınların değil, tüm toplumun sorunu olduğudur. Kadına yönelik şiddet, sadece kadınları değil, geride bıraktığı çocukları, aileleri ve tüm toplumu derinden etkiliyor. Şiddet, toplumsal huzuru tehdit eden bir olgudur ve bu tehdidin önlenmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerek.

Toplum olarak kadına yönelik şiddete karşı sessiz kalmamalıyız. Her cinayet, her kayıp hepimizi yaralıyor. Sesimizi yükseltmek, adalet talep etmek ve kadınların yaşam hakkını savunmak hepimizin sorumluluğudur.

**

Selda Eller ve katledilen tüm kadınların adını unutmayın, unutturmayın!

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için daha güçlü yasal düzenlemeler, daha etkin koruma politikaları ve daha bilinçli bir toplum talep ediyor.

Kadınlar, özgürce, korkmadan, baskı altında olmadan yaşamak istiyor. Kadınların yaşama hakkı, hiç kimsenin elinden alamayacağı en temel haktır.

Bu temel hakları koruyacak adımlar atılmadıkça, ne yazık ki Selda Eller’ler ölmeye devam edecek.

Yaşam hakları çalınan bütün kadınlar için öfkeyle haykırmaya devam edin.

Kadınların öldürülmesini sıradanlaştırmayacağız, yaşamak hakkımız!