Manisa, sadece Türkiye’nin değil; dünyanın da en önemli üzüm merkezlerinden biri.
Temmuz ayı geldiğinde bu topraklar adeta yeniden canlanır. Bağlar, bereketin simgesi olur. Makas sesleri yankılanır, kasalar dolup taşar, traktörler bağ yollarını doldurur.
Erkenci üzüm sezonu açıldı ve kent bir kez daha tarım ekonomisinin kalbinin attığı yer haline geldi.
Bu yıl da ilk sahneye çıkanlar Superior Seedless ve Trakya İlkeren türleri oldu. 15 Temmuz itibarıyla kesimler başladı, 16 Temmuz’dan bu yana ihracat için kamyonlar yola çıkıyor. İlk kesimler, her zamanki gibi piyasada bir canlılık yarattı. Üreticiler, alıcılar, tarım işçileri ve nakliye firmaları için yılın en hareketli günleri başladı.
Ancak bu hareketliliğin arkasında yalnızca bereket ve heyecan yok; sorular ve belirsizlikler de var.
Bu yıl fiyatlar üreticiyi memnun edecek mi? İhracat piyasaları beklendiği gibi güçlü olacak mı? gibi sorular dönüyor vatandaşlarımızın kafasında.
**
Üzüm, Türkiye’nin tarımsal ihracatında önemli bir kalem. Hem iç pazarda hem de dış pazarda güçlü bir taleple karşı karşıya.
Özellikle erkenci türler, sezon başında piyasaya hızlı bir giriş yaptığı için üretici açısından ayrı bir önem taşıyor. İhracatın başlamasıyla birlikte fiyatların dengelenmesi bekleniyor. İlk günlerde kilogram fiyatlarının 50-60 TL bandında olması üreticinin yüzünü güldürse de bu tablonun kalıcı olup olmayacağı merak konusu.
Bu noktada girdi maliyetleri kritik rol oynuyor. Gübre, ilaç ve işçilik maliyetleri her geçen yıl artıyor. Tarım işçiliği için ödenen yevmiyeler bile sezon bütçelerini doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla, fiyatlar yüksek görünse bile üreticinin kâr marjı aynı oranda yükselmiyor.
**
Bir salkım üzümün yolcuğu, kentimizin bereketli topraklarında başlıyor. Sabahın ilk ışıklarıyla bağlara giren tarım işçileri gün boyu güneşin altında çalışıyor. Ardından nakliye süreci başlıyor; kasalar kamyonlara yükleniyor, ihracat için kalite kontrolleri yapılıyor. Üreticiler, ihracatçılar, işçiler… Herkes bu zincirin bir halkası!
Bu dönem sadece üreticiler için değil; tarım işçileri için de ekmek kapısı. Yüzlerce aile, sezon boyunca bağlarda alın teri döküyor. Ancak burada da kronik hale gelen sorunlar var: İşçilik maliyetleri, barınma, sosyal haklar…
Manisa’nın tarım potansiyeli kadar bu sorunların çözümü de önemli.
**
Tarımın geleceği için planlı ve sürdürülebilir politikalar şart. Üzüm üretici yalnızca fiyat beklentisiyle değil maliyet baskısıyla da mücadele ediyor. Girdi maliyetlerini dengeleyici destekler, modern sulama ve üretim teknikleri, ihracatta rekabet gücünü artıracak teşvikler, Manisa için büyük önem taşıyor.
Evet, bugün için tablo umut verici. Bağlarda hareketlilik başladı, piyasa canlı.
Ama asıl mesele şu: Bu bereket üreticinin cebinde de hissedilmeli. Çünkü Manisa üzümü sadece bir ürün değil; kültür, emek ve ekonominin ortak değeri!