Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da en büyük maden kazalarından biri olan felaket, Manisa’nın Soma ilçesinde yaşandı.

Tarihler 13 Mayıs 2014’ü gösterdiğinde, önce bir göçük haberiyle duyurulan felaketin boyutu, saatler ilerledikçe, günler ilerledikçe daha da arttı.

Bütün dünyanın gözü Manisa’nın Soma ilçesine çevrilirken, maalesef 301 madenci can verdi. Öyle bir felaket oldu ki, tarifi çok mümkün değil.

Dün, o facianın yıldönümüydü. Üzerinden tam 11 yıl geçti. Facianın meydana geliş tarihi dün gibi aklımızda, ancak dönüp bakıldığında 11 koca yıl geçtiğini görüyoruz.

Soma’da yiten canlarımıza, benzer felaketlerde aramızdan ayrılanlara rahmet olsun. Allah tekrarını yaşatmasın. 7 kat yabancıyken bizim içimizi yakan o facia, hayatını kaybedenlerin ailelerinde nasıl travmalara neden olmuştur varın siz düşünün.

Maden kazası sonrası yargılamalar yapıldı, davalar görüldü. Madenlerin sahiplerinden kimse şu anda tutuklu değil. Birkaç kamu görevlisine hapis cezası verildi. Hepsi bu kadar.

Soma’daki facianın üstünden geçen sürede çeşitli maden kazaları oldu. Evet, hiçbiri Soma kadar büyük değildi, 300’den fazla canımız gitmedi ama gitme ihtimali yok muydu?

Diyeceğim o ki ders almıyoruz. Ne depremden, ne selden, ne kazadan… Bir musibet bin nasihatten iyidir şeklinde bir deyim vardır ancak biz ne nasihatten ne musibetten ders alıyoruz.

Bu kafayla gidersek de maalesef üzülerek söylüyorum ki yine sellere, depremlere, maden kazalarına, toprak kaymalarına çok kurban veririz.

Toplumumuzun en küçük ferdinden başlayan bir kelebek etkisiyle en tepesine kadar ulaşacak şekilde bir ahlakı toparlanmadan geçmemiz gerekiyor.

Kimilerine ağır gelebilir bu sözlerim, ancak gerçek… Acı, fakat yüzde 100 gerçek.

Bir bina inşaatından çalınan 1 torba çimento, 10 kilogram demir, yarın bir gün olacak depremde bir apartman dolusu insanımızın canına sebep oluyor.

Bir maden ocağında alınacak, çok cüzi miktarlara mal olacak bir önlem, olası bir kazada yüzlerce insanı diri diri toprağın altına girmekten koruyor.

Yukarıdaki iki cümlede, iki örnek verdim. Buyurun, siz düşünün bu yazdıklarımın ne kadar yapıldığını… Elbette istisnalar vardır fakat o istisnalar kaideyi bozmuyor maalesef…