Son yıllarda koronavirüs, ekonomik kriz, seçim curcunası, -Allah tekrarını yaşatmasın- deprem derken gündem oldukça hızlı değişiyor… Değişmemesi gereken bir gündemi ise nedendir bilinmez, sürekli atlıyoruz…

Bitmeyecek sandığımızdan mıdır nedir hunharca kullanıyoruz.

Allah var, bu konuyu gündemde tutmaya çalışan yerel yöneticiler ve STK’lar var, haklarını yememek lazım ancak yeteri kadar başarılı oldukları tartışılır.

Kimyasal formülü 2 hidrojen ve 1 oksijen olan, hepimizin bildiği adıyla ‘su’ kaynaklarımız günden güne azalıyor farkında mısınız? Yada şöyle soralım, farkındaysanız bile engel olmak adına ne yapıyorsunuz?

İnsan vücudunun, dünyanın, birçok meyve ve sebzenin, birçok canlının büyük bölümü sudan ibaret. Bu bile, suya ne kadar ihtiyacımız olduğuna, su olmadan hayatımızı devam ettiremeyeceğimize kocaman bir delilken, gerek bilinçli, gerek bilinçsiz –ki bilinçlenmek de bizim elimizde, bu yüzden bunu bahane olarak görmemek gerekiyor- suyu kirletiyor, hor kullanıyor, günden güne temiz su kaynaklarının azalmasına maalesef çanak tutuyoruz.

Manisa Ovası’nın sulayan iki önemli kaynaktan birini kuruttuk, birinin de azalmasını seyrediyoruz. Yolumun üstünde olan, her baba ocağına gittiğimde üstünden geçtiğim Demirköprü Barajı’nda kalan su, dağdaki börtü böceğe yetecek kadar.

Yağışların durumu ortada. Haberlerde sıkça rastlıyoruz, Manisa’nın en az yağış aldığı yılları yaşadığımızı yazıyor satır satır. Velhasıl bu gidiş iyiye değil…

Manisa Merkez en son kaç yıl önce kar yağışı aldı da kar 24 saat bile olsa yerde kaldı? Bilen var mı? En az 10 yılı var mıdır? Yada daha fazla?

Bin beş yüz metrelik Spil farklı mı? Sabah bakıp beyaz gördüğümüz Spil’e 2 gün sonra baktığımızda bir kartopu yapacak kadar bile kar kalmadığını görüyoruz değil mi?

E ne yapalım? Biz kendi adımıza evimizden tasarrufa başlayalım. Günde 1 litre bile su tasarrufu yapsak; il, bölge, Türkiye ve dünya çapında ne kadar su tasarrufu yapabileceğimizi hayal edebildiniz mi? Çok basit bir yöntem… Yapılması çok mu zor? Hayır tabi ki.

E tamam, biz yaptık; yöneticiler? Onların da üzerine düşen görevler var ve eğer bu dünyayı gelecek nesillere miras bırakmak istiyorlarsa o görevleri yapmak mecburiyetindeler.

Manisa Ovası’nda kapalı devre sulamaya mı geçilecek? Geçilsin arkadaş… Maliyeti ne olursa olsun, elbette yapılan su tasarrufundan o harcama amorti edilecek.

Su istemeyen tarım mı yapılacak? Yapılsın… Önüne gelen sondaj mı kuramayacak? Kuramasın. Ama bu konuya çözüm bulunsun.

Altyapı sistemleri, suyun daha borulardan musluğa ulaşmadan kaybolmasına mı yol açıyor? E değiştirin kardeşim, göreviniz bu değil mi zaten?

Bakın bugün Manisa’nın içinden bile kaç tane dere geçiyor. Peki kaç tanesinden şırıl şırıl su akıyor? Kaç tanesi kurumuş? Varın hesabını siz yapın…