Mayıs ayı hem güzel hem de kötü günleri bünyesinde barındıran kırılgan bir aydır.

Elbette ki bunlardan hem alınacak dersler hem de sahiplenmesi gereken olaylar vardır. Kötülerin üzerinde fazla durmadan sadece ülkemiz için güzel günlerin başlangıcı olan önemli günlere vurgu yaparak demokrasi ve özgürlük özlemimizi ele alacağız.

3 Mayıs Türkçüler günüydü. Bugün aslında 1944 yılında Hüseyin Nihal Atsız’ın bir hakaret davasıyla başlayan ardından İsmet Paşa’nın bir nutkunda Atsız ve onu destekleyenlere karşı çok sert açıklamalarıyla genişlemiş, Atsızla birlikte Reha Oğuz Türkkan, Necdet Sancar, Alparslan Türkeş gibi bazı kimselerin tutuklanmaları ve tabutluk denilen hücrelere atıldığı bir davaya dönüşmüştür. Mahkeme karar Yargıtay’ca bozulmuş ve tutuklular beraat etmişlerdir. O günden sonra ise 3 Mayıs günü Türkçüler günü, Türkçüler bayramı olarak kutlanmaktadır. Hayatımın hiçbir döneminde Nihal Atsız’ın Türkçü-Turancı ideolojisinin peşinde olmadım. Benim Milliyetçilik anlayışım bu vatan üzerinde yaşayan ve etnik kökeni ne olursa olsun bu vatana sadakatle bağlı, devleti ve milletiyle barışık ve “Ne mutlu Türküm Diyene” ifadesinde kendini bulan herkesi kucaklamak ve Türk milletinin refah ve saadeti için çaba göstermektir.

13 Mayıs Türk dilinin resmi dil olarak kabulünün yıldönümü. Bu yıl 748. Yılını kutladık. Karamanoğlu Mehmet Beye ne kadar teşekkür etsek, rahmet dilesek, dualar etsek azdır. Şimdi insan, Arapça, İngilizce, diğer dillerde dükkan tabelalarını gördükçe söylenmeden edemiyor. Türkiye’de şubeleri olan beynelmilel zincir mağazaları anlarım ama tamamen yerli ve milli mağazalarımız neden yabancı dilde marka ismi alır ki? Yazık günah.

14 Mayıs günü Türkiye’de ilk kez iktidarın kansız, darbesiz, hilesiz, entrikasız halkın hür iradesiyle verdiği oylarla el değiştirdiği, demokrasinin galip geldiği gündür. Biz demokratlar hiçbir zaman bu günü Demokrat Parti’nin zaferi olarak görmedik, çünkü kazanan DP değil Türk milletiydi. Henüz tanımadığımız demokrasinin erdemine inanan ve egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu idrak eden özgür seçmenlerdi. Bugün her zamankinden daha fazla demokrasiye, hürriyetlere, hukukun üstünlüğüne ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Elbette ki 14 Mayısa kolaylıkla gelinmedi. Oy hırsızlığı ve baskılarla ve açık oy gizli tasnif gibi aldatmaca bir seçim sistemiyle geçen 1946 seçimleri ardından DP etkin bir muhalefet yürüttü. Öyle ki CHP iktidarı bile DP programının bazı yerlerini taklit etti ve DP’nin 1947 kongresindeki “Hürriyet Misakı” ve 1949 kongresindeki “Milli Teminat Andı” kararlarındaki ültimatom gibi taleplerin bir çoğunu kabul etmek zorunda kaldı. Özellikle bu gün İmamoğlu için yürüyen, eylem yapan gençler, Milli Teminat Andı içinde yer alan ve Türk siyasi literatürüne giren “sivil direnme hakkı” sayesinde bu eylemleri yapabildiklerini bilmeliler. O yüzde bu konuyu bir başka yazıda detaylı ele alacağız.

15 Mayıs ise kara bir gündür. Sevr anlaşmasına dayanarak Yunan ordusunun İzmir’i işgal ettiği o gün bir bakıma 1Anadolu hareketinin de fitilinin ateşlemiştir. Zira öteden beri Anadolu’ya geçerek milli mücadeleyi başlatma kararında ve hazırlığında olan Mustafa Kemal hareketini öne çekerek 16 Mayıs günü Bandırma vapuruyla Samsun’a doğru yola çıkmıştır.

19 Mayıs 1919 ise milli mücadelenin fiilen başlatıldığı, şanlı tarihimizin en önemli günlerinden biridir. Atatürk vefatından 4,5 ay kadar önce bugünü Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere armağan edilmesini istemiştir. Atatürk hasta yatağında bile gençlerin gençlerin milli değerlerin önemini kavraması, fikren, ilmen, bedenen ve ruhsal gelişimlerinin sağlanması ve bu amaçla spora ve sportmenliğe önem verilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu nedenle 19 Mayıs, gençlerin spora teşviklerinin artırıldığı ve spor faaliyetlerinin sergilendiği bir bayram olarak kutlanması fikri doğmuştur. Atatürk’ün bu arzusu Başbakan Celal Bayar’ın teklifiyle 20 Haziran 1938 yılında çıkarılan yasa ile “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaya başlamıştır.

27 Mayıs 1960 tarihi ise Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’in en büyük eserim diye nitelediği Türkiye Büyük Millet Meclisini fesheden, onun en büyük sevdası olan Cumhuriyetin demokrasi ile taçlanması idealini ve hakimiyetin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğu ilkesini yok sayarak yapılan alçakça bir darbenin yapıldığı bir gündür. O meclis ki; düşmanın Polatlı’ya kadar yaklaştığı, top seslerinin Ankara’dan duyulduğu ve yüce meclisin Kayseri’ye taşınması tekliflerinin yapıldığı günlerde bile açık tutulmuş ve zafer bu sayede kazanılmıştır. Çok şükür ki; 27 Mayıs hain darbesi bayram olmaktan çıkarılmış, kendilerini ömür boyu tabii senatör olarak dokunulmazlık altına alan darbeci asalakların bu imtiyazları kaldırılmış ve Başbakan ve iki bakanın katledilmesi, milletin helal oyları ile seçilen yüzlerce milletvekilinin hapsedilme hükümlerinin verildiği düzmece Yassıada mahkemesi kararları da yok hükmünde sayılmıştır. Gün gelecek bugün yaşanan hukuksuzluklar da yok hükmünde sayılacaktır.

29 Mayıs ise çağ açıp, çağ kapayan iki kıta üzerinde bulunan dünyanın en muhteşem kenti olan İstanbul’un Türk yurduna katıldığı gündür. Temennimiz önümüzdeki günlerde kutlanacak olan İstanbul’un fethi kutlamalarına o muhteşem kentin halen nahak yere tutuklu olan Şehreminin de katılmasıdır.

Sevgili okurlarım geçtiğimiz haftasonu İstanbul’da Demokratlar Konfederasyonunca düzenlenen demokrasi konuşmaları kapsamında “Demokrasinin kırılgan Baharı ve Demokrat Parti Mirası” konulu panelde bir konuşma yaptım. Diğer konuşmacı da Bayındırlık eski bakanı Cengiz Altınkaya idi. Bu konuda fırsat olursa önümüzdeki günlerde ayrıntılarını sizlerle paylaşırım. Ancak önceliğim gelecek yazımda Atatürk’ün gençliğe hitabesinde vücut bulan görevler ve gençlere armağan edilen 19 Mayıs vesilesiyle gençlerle hasbıhal etmektir. Eğitim sistemimizde, müfredatımızda ve kadrolarda yapılan olumsuz değişikliklerle üniversitelerdeki keyfi atamalar ve maksatlı kararlara rağmen gençlerimizin kendilerine verilen görevin bilinciyle vatana, millete, demokrasiye sahip çıkmaları ve adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı dik durmaları bizlere ve aziz milletimize umut vermektedir. Sonraki yazımda bunları detaylandıracağım.

Kalın sağlıcakla...