Manisa son zamanlarda çok acı şeyler yaşadı… Bir şehrin kalbi bu kadar acıyı aynı anda nasıl taşır? Gerçekten benim aklım almıyor.
Ferdi Zeyrek’ten sonra Gülşah Durbay…
Aynı şehir, peş peşe gelen iki büyük veda.
**
Manisa, çok değerli iki evladını toprağa verdi.
Bir kentin içine çöken küskünlük… “Çok erken” cümlesi herkesin boğazında düğüm.
Ve kimsenin yanıtlayamadığı o soru dolaşıyor zihinlerde: İnsan bu kadar acıya nasıl alışır?
**
Gülşah Durbay, Manisa’nın ilk kadın belediye başkanıydı. Bu unvanı taşımak ona gerçekten yakıştı.
Ama sadece bir ilki temsil ettiği için değil…
Duruşuyla, sabrıyla, nezaketiyle yakıştı.
Önüne çıkan engellere rağmen başını öne eğmeden yürüdüğü için yakıştı.
Yorulduğunu belli etmeden, kırıldığını saklayarak, onurundan vazgeçmeden devam ettiği için…
Bu gidiş ise çok zamansızdı. Bir şehre bu kadar erken veda etmek yakışmadı!
**
Geride güçlü bir iz bıraktın Gülşah Başkan. Cesaretinle, direncinle pek çok kadının yolunu aydınlattın. Kimi zaman yol gösterdin, kimi zaman omuz verdin, kimi zaman sadece dinledin. Şimdi Manisa’nın kalbinde ağır bir sessizlik var.
Şimdi hepimiz Peyami Safa’nın o cümlesindeyiz: “Ölümün girdiği evde kalanlar da sağ kalamıyor aslında…”
Gençliğine, verdiğin mücadeleye, yarım kalan hayallerine yandık!
Yattığın yer incitmesin seni Gülşah Başkan!
Adın bu kentin hafızasında, kalbinde ve vicdanında yaşamaya devam edecek!