Doğa yavaşça kabuğuna çekilirken, insan da ister istemez kendi içine döner.

Kasım…

Ne tam yazın sıcaklığında, ne de kışın soğuğunda.

Arada bir yerde, biraz hüzünlü, biraz yorgun, biraz da düşünceli bir ay.

Doğa yavaşça kabuğuna çekilirken, insan da ister istemez kendi içine döner.

Belki bu yüzden Kasım, sadece bir ay değil, bir ruh halidir.

Ağaçlar bir bir yapraklarını bırakıyor.

O sararan, kızaran yapraklar rüzgârla dans edip toprağa düşüyor.

Bir şeylerin bittiğini, ama aslında başka bir şeyin başladığını fısıldıyorlar bize.

Doğanın vedası, aslında yenilenmenin habercisi.

Biz insanlar ise, o dökülen yapraklara bakarken kendi içimizdeki eksilmeleri hatırlıyoruz belki de:

Geçen zamanı, yitirdiklerimizi, yarım kalanları…

Kasım bize hatırlatır: Her son, bir hazırlıktır.

Doğa kışa hazırlanır; biz de hayata yeniden tutunmanın yollarını ararız.

Kasım, hızın değil, durmanın ayıdır.

Sokaklar sessizleşir, günler kısalır, hava erken kararır.

Bu sessizlik ilk başta sıkıcı gelir insana ama sonra fark ederiz:

Yavaşladıkça, duyularımız keskinleşir.

Bir fincan kahvenin kokusunu, bir battaniyenin sıcaklığını, bir dost sohbetinin değerini daha çok hissederiz.

Kasım bize öğretir: Hayat hızda değil, durakta gizlidir.

Sonbaharın son günleri hep biraz hüzün taşır içinde.

Ama bu hüzün, acıdan çok kabullenişin rengindedir.

Çünkü biliriz ki, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.

Ve bu farkındalık, insanı olgunlaştırır.

Kasım, hem geçmişe teşekkürün hem geleceğe hazırlığın ayıdır.

Bir dönemin kapandığını, ama yeni bir umudun da yaklaştığını anlatır.

Yazın kalabalığı, gürültüsü, telaşı geride kalmıştır.

Kasımda insan, sessizliği dinler.

Kimi zaman bir yağmur damlasında, kimi zaman soba çıtırtısında, kimi zaman bir şiir satırında bulur kendini.

Çünkü Kasım, dış dünyadan çok iç dünyanın mevsimidir.

İnsanı kendine yaklaştırır, düşünmeye zorlar, hissettirmeden arındırır.

Kasım’ın hüznü aslında bir davettir:

Yeniden doğmak için biraz dur, biraz düşün, biraz bırak…

Doğa bile yenilenmeden önce dökülüyor, susuyor, uyuyor.

Biz neden her zaman güçlü kalmak zorunda olalım ki?

Belki de Kasım’ın en güzel tarafı budur:

Eksilmeyi, durmayı ve yeniden başlamayı aynı anda öğretir.

O yüzden bu ay, sadece takvimde bir geçiş değil, ruhumuzda bir dönüşümdür.

Her şeyin yavaşladığı, ama anlamın derinleştiği bir zamandır.

Hoş geldin Kasım.

Getirdiğin hüzne, sessizliğe ve dinginliğe rağmen — ya da tam da bu yüzden — iyi ki geldin.