Hoşgörü, müsamaha, tahammül, tesamuh, katlanma görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla katlanmaktır. Verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir.

Günümüzde bu kelimeyi ne kadar yaşatabiliyoruz? Karşımızdaki kişiye ne kadar hoşgörülü davranabiliyoruz? Çok fazla değil, değil mi? Çünkü tahammül eşiğimiz o kadar düşmüş ki en ufak bir kelime, bir davranış bizi hemen bu çizgiden çıkarabiliyor.

Saygı çerçevesinde gerçekleşebilecek herhangi bir durum kalp kırmaya dönüşebiliyor. Hoşgörü demek her şeye göz yummak de değil, her şeyin bir kuralı olduğu bu devirde…

Yaşadığımız çağda insanlar yorgun, ekonomik kaygılar var. Bu da doğal olarak davranışlarına yansıyor. Bize ters gelen en ufak durumda kırmaya, reddetmeye dönüşüyor.

Bir de son dönemde siyaset işin içine fazlasıyla girmeye başladı… Yakın zamana kadar siyasiler birbirlerine karşı hoşgörülü davranırken, günümüzde bunu artık göremiyoruz. Böyle olunca da –ülkemizde futbol takımı gibi siyasi parti tutulmasından dolayı- siyasi partilere gönül verenler de birbirlerine hoşgörüsüz davranıyor… Açın televizyonları, sosyal medyayı, bunu rahatlıkla görebilirsiniz…

Sporda durum farklı mı? Tabi ki hayır…

Dingin bir hayat süremediğimizden davranışlarımız da bu yönde oluyor. Doğa bize artık uzak. Kötü enerjimizi atamıyoruz. Solduğumuz hava bile kirli. E doğal olarak da bunun geri dönüşü insan ilişkilerini etkiliyor.

İnsanlar yaratılış hasebiyle nezaket ve samimi eylemlere yakınlık duyar. Nasıl ki tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır derler, tam olarak öyle…

İnsanlar, farklı diller, farklı renkler üzerine yaratılmışlardır. Kaynaşmaları ve birbirlerini hoş görmeleri, sırf bu sebepten bir rahmet vesilesidir.

Çok daha fazla hoş görülü olabildiğimiz, en azından biz söz ve davranışta bulunurken önce karşımızdakini kırabileceğimiz düşüncesini aklımıza düşürdüğümüz zamanlara inşallah…