Bizim en kıymetlilerimiz. Canımızın tamamı. Çocuklarımız...

Şöyle bir düşünelim; bizim toplumda daha evliliğin ilk günündeki geleneklerimizden biri gelinin kucağına erkek çocuk vermektir. Çünkü soyu erkek çocuk sürdürür. Kız çocuk neden sürdüremiyırsa? Sadece bu konu bile sayfalarca dert.

Kadına şiddet, kadının toplumdaki olamayan yeri,insanımızın mutluluğu gibi konularda  etkili masum gibi görünen ama çok acıtan bir durumdur . Bu durumlar kadının da erkeğin de  gelecek hayatında  çok yaralar açar aslında.Görünmeyen ama çok derin..


Sonra ... Düğünün  hemen devamında olanca şiddetiyle çocuk yapın, torun sevelim baskısı başlar ve artarak, örneklerle, yorumlarla devam eder. Evlenen iki çocuğun fikri, zikri, hiç ama hiç önemsenmeden.Ve bu baskı bayağı bir baskıdır. Feodalizmin etkili olduğu bölgelerimizde de durum daha bir vahimdir....

Ve o iki insan çocuk sahibi olur. İşte meraklı , endişeli günler başlar. Artık anne baba kendi hayatını ötelemiştir. Çocuğuna adar kendini. Kaygıların büyüklüğü tarif edilemez boyuttadır. Yemez yedirir. Eş, dosti akraba ,komşu, herkes koro halinde çocuk yetiştirme uzmanıdır.Bu Arada herkes içtendir ve çok samimidir. Kuşaklar çatışır. Fikirleri uygulamalar çatışır.Zordur çünkü ana baba olmak.Ebeveyn olmak. Anadolu bilgeliği bu durumu kısaca çocuk yetiştirme işini “İnce iğneyle kuyu kazmak” diye özetleyivermiştir.

İşte o canımızın tamamı çocuklarımızın doğuştan getirdikleri yeteneklerine, meraklarına,öğrenme , araştırma isteklerine ilk yanıt buldukları yer ailedir.Çocukların ilk eğitsel ortamı aile, ilk eğitmenleri de , anne baba ve ebeveynlerdir.


Eğitim yaşam boyu süren bir süreçtir.Öğretim bilgi edinmek,uygulama edinmektir.


Bireyin hayatı boyunca aldığı eğitimin en önemli kısmı ailede geçen zamandır.Birey hayatı boyunca kazandığı tüm davranışnları  yüzde  yetmiş beşini ilk yedi yaşta öğrenir.Anadolu bilgeliği burada yine derinliğini göstermiş ve “İnsan yedisinde neyse yetmişinde odur” demiştir...


İşte bundan dolayıdır ki, bu yaş aralığı eğitim için çok önemlidir.Bu dönemde çocukların hafıza kaydı yoğundur.Algılar açıktır.Öğrenme en yüksek seviyededir.Çocuğun ruhsal ,fiziksel gelişimi ilk ailede başlar.Çocuk temel becerileri ,bilgileri, değer yargılarını , sevgiyi, saygıyı, paylaşmayı,sorumluluk duygusunu ilk ailede öğrenir. Kişiliği şekillenir.

Çocuğun sorumluluk duygusu taşıması, toplumla uyum içinde yaşaması için belli bir disiplin içinde yetişmesi gerekir.


Kural tanımadan büyüyen çocuklar,kabul görmeyen davranışları yüzünden toplumdan dışlanırlar. Kolay mutlu olamazlar.Anne baba ile ilişkisi iyi olmayan çocuklar,Sorunlu yetişirler.

Gelişin psikolojisin duayeni olan Piaget yaptığı araştırmalar sonunda ,çocukların öğrenme ve düşünme davranışları yetişkinlerden farklıdır.Çocuklar somut şeyleri öğrenir.Dünyaya ilişkin yaşantı ve duyguları somut olarak öğrenebilir.İşte bu durum çocuklarımızı nasıl yetiştirebileceğimize ilişkin yolumuzu açar aslında.


Çocuklarımız sözlerimizden çok somut ve doğru davranışlarımızla gelişir.

Ben öğretmen okulu mezunuyum. Bizim okulumuzda çok büyük puntolarla “Öğüt geçer akçelerin en küçüğüdür “ yazardı. Hem okul eğitim öğretimimiz hem de somut yaşam bunun ne kadar doğru olduğunu gösterdi.Sözlerimiz değil davranışlarımız kuralları belirler.Azarlamalar, tehditler öğütler,etkili olmayan yöntemlerdir. Sözlerimiz değil , davranışlarımız etkilidir.sözlerimiz ve davranışlarımız uyumlu olmalıdır. Birbirini desteklemelidir.


Dört yaşındaki çocuğumuzu saat 21 30 da yatırmak istiyoruz. Yatmıyor dil döküyoruz saat 10.30 oluyor sinirleniyoruz ama sonuç yok.Halbuki onu zamanı gelince yatağına götürüp kesin davranmalıyız. Bağırmamalı net olmalıyız. Ağlayıp sızlamasına  katlanmalıyız ama  kuralın kesin olduğunu hissettirmeliyiz.Sekiz yaşındaki çocuğumuza bilgisayarı oynama sınırı koyarız . O ısrar eder birazcık uzatırız.ve uzatmalar bitmezse olmaz . O kapatmıyorsa biz kapatmalıyız.

Çocuklar için en kötü durumlardan biri net ve anlaşılır durumların olmadığı durumlardır.Çocuklara kural koyarken normal ses tonumuzla net konuşmalıyız. Sözlerimiz davranışlarımız hep uyumlu olmalıdır.

Ailemizde değerleri yaşatırsak çocuklarımızın değerleri olur.Biz doğru ve güzel insan olursak çocuklarımızda doğru ve güzel insan olur. Evde temiz türkçe konuşursak çocuğumuz da güzel türkçe konuşur. Biz çevreyi korursak çevreci,  insanı hayvanı tüm canlıları seven bir çocuğumuz olur. Biz sorumluluklarımızı bilir ve yetine getirirsek çocuğumuz sorumluluk duygusu geliştirir. Çocuğa güven duygusunu vermek için ona güvenmek gerek. Kendimiz de güvenilir olmak zorundayız.Ve sınırlarımız olmalı ki onların da sınırları olsun.


Aslında bütün olay onlara iyi örnek olmak. Tutarlı olmak.Çocuktur anlamaz deyip, onun yapmasını istemediğimiz davranışları yapmamak.Çünkü onlar fotoğraf makinası gibidir. İyiyi de , kötüyü de, doğruyu da yanlışı da aynen kopyalar. Bir de örnek alır.

Onun için ne demiş bilim insanları “Bir çocuğun eğitimi annesi nin doğumuyla başlar. ''

Anne baba olmak zor kısaca...