Kendileri de Balkan kökenli olan Manisalı dostlar geçtiğimiz haftalarda çok güzel bir gezi yaşadı. Belediye Başkanlığı da yapan Zafer Ünal öncülüğünde, Yeni Asır Gazetesi İl Temsilcisi Ali Filizkan koordinesinde, Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Erbil'in de bulunduğu gezi ile 7 gün 6 gece boyunca Balkanlar'da 6 ülke ve 20 şehri adeta yeniden keşfeden dostlar, doğup büyüdükleri yerlerde gönüllerince gezdiler. Fırsat buldukça doğdukları topraklara giden dostlar, bu kez birlikte ve aileleriyle böyle bir geziyi gerçekleştirdi. Gezi kafilesinde bulunanlar eş, dost ve akrabalarını da ziyaret edip hasret gidermenin mutluluğunu yaşadı.
YAKINLARINI DA ZİYARET ETTİLER
Manisa'nın seçkin isimlerinin katıldığı Balkan turunda 19 kişilik kafile Zafer Ünal öncülüğünde uçakla ilk olarak Saraybosna'ya indi. Kafilede Zafer Ünal ve eşi Nursel Ünal, MHP Milletvekili Zeynel Balkız ve eşi Şerife Balkız, Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Erbil ve eşi Nermisa Erbil, Manisa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (MESOB) Başkanı Hasan Geriter ve eşi Cavidan Geriter, Halim Sezici ve eşi Bincan Sezici, Mehmet Aloğlu ve eşi Servet Aloğlu, Levent Gönül ve eşi Süheyla Gönül, Ali Filizkan ve eşi Sadberk Filizkan, Doç. Dr. Hatice Kesercioğlu, Mimarlar Nuran Bayraktar, Hikmet Güzin Anlar ve Yol-Tur Rehberi Hasan Kadri de vardı. Kafile, Sarajevoda önce Balkanların bilge adamı, Bosna-Hersek‘e bağımsızlığını kazandıran ünlü kahraman Alija İzzet Begoviç'in kahramanları ile birlikte gömüldüğü şehitliği ziyaret etti. İlk geceyi Saraybosna'da geçiren kafile 2 bin kilometre süren turunu Mostar, Alperenler Tekkesi ve Poticelli'nin ardından Zafer Ünal'ın dedesinin doğup büyüdü ve göç ettiği Caplina'da tamamladı. Kafile, Kosova ziyaretinde, Kosova'da şehit düşen Osmanlı hükümdarı I. Murat Hüdavendigar'ın kabrini ziyaret etti ve MTSO Başkanı Adnan Erbil'in dedesinin doğum büyüdüğü, oradan da Türkiye'ye göç ettiği Mitrnovice'ye de uğradı. Burada Belediye Başkanı tarafından çay molası ile ağırlandı. Geziden son gün ayrılan Filizkan, ailesi ve Doç. Dr. Hatice Kesercioğlu üçlüsü doğup büyüdükleri Üsküp'ün doğusunda yer alan Makedonya'daki köylerini de ziyaret etti.
NERELERİ GEZDİLER, NELER GÖRDÜLER?
Dostların 6 günlük programı bu kadarla sınırlı kalmadı tabi. Belki yıllar sürecek anı biriktirdiler. Gezinin detaylarından ise şöyle söz edebilirim; İlk gün Sarajevo'da 1992-1995 yıllarında yaşanan hazin savaşın şehitleri ve Aliya Izetbegoviç'in anıt mezarının bulunduğu şehitliği ziyaret eden kafile Avrupa'nın en müstesna çarşısı Başçarşı'yı gezdi. Osmanlı döneminden beri eğitimine ara vermeden devam eden Kurşunlu Medresesi, Kanuni Sultan Süleyman'ın halasının oğlu Gazi Hüsrev Bey'in Camisi, Bosna Savaşı'nda günlerce yanan, milyonlarca el yazması eserin yok edildiği kütüphane, orjinal güneş sistemli saati ile Sahat Kula, Katolik Katedrali, Ortodoks Kiliseleri ve Musevi Sinagogu, Fatih Sultan Mehmet'e hediye edilen Hünkar Camisi, Birinci Dünya Savaşı'nın çıktığı yer olarak bilinen Latin (Hünkar) Köprüsü görüldü. Akşam yemeğinde meşhur Boşnak Kebabı-Çevapi tadıldıktan sonra çay ve kahve keyfi yapıldı. Gece de Hollywood Otel'de kalındı. İkinci gün Mostar yolculuğunda ilk mola Konjic (Konyitz) şehrinde verildi. Osmanlı'dan günümüze kadar gelmiş restorasyonu Türkiye tarafından yapılan meşhur Konjic Köprüsü'nü görüldü ve ahşap el işlemesi atölyelerinden alışveriş yapılarak daha sonra Neretva Nehri kanarında kahve keyfi için mola verildi. Yolculuk, Jablanica (Yablanitza) yolu üzerinde Partizan askerleri tarafından sabote edilen Nazi Treni'nin ve yıkılan köprünün panoramik görülmesinin ardından, gözlere güzellik veren, ruhları dinlendiren, 550 yıldır yaşayan Alperenler Tekkesi'ni ziyaret ve kaynağına hala ulaşılamamış Buna Nehri kıyısında Türk Çayı yudumlama keyfi ile devam etti. Mostar şehrinde Bosna tarihinde efsaneleşen Tarihi Mostar Köprüsü ziyaret edildi. Eski şehrin kaybolmayan ve yıpranmayan eserlerinden tarihi Koski Mehmet Paşa Camisi'nden Mostar setredildi. Karagöz Camisi ziyaret edilerek, savaştan kalan Şehitlikler görüldü. Ardından, aslına uygun restore edilmiş Türk izlerini taşıyan tarihi Türk Köyü Poçiteli'ye gidildi. Kuleye tırmanıldı ve kule başından Neretva Nehri seyredildi. Poçitelj Köyü'nden sonra Zafer Ünal'ın dedesinin geldiği Caplina ziyaret edildi. Oradan da Dubrovnik'e hareketle akşam yemeğinin ardından konaklama için Otel Grand Park'a yerleşildi. Üçüncü gün sabah kahvaltısının ardından öncelikle UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil olan Eski Şehir Meydanı (Stari Grade-Kale) ile gezi başladı. Kuleler, muhteşem surlar, 14'üncü yüzyıldan kalma ve dünyanın en eski eczanesine de ev sahipliği yapan Francis Manastırı, Rector Sarayı, şehir kapıları, kuleler ve diğer önemli yapılar görüldü. Şehrin Kule ve Surları, Aziz Vlah Kilisesi, Knez Köşkü, ünlü şair Gundulic'in heykeli, tarihi çeşme ve 14'üncü yüzyıldan kalma Eczane diğer görülen yerlerden bazıları. Dubrovnik şehir turunun ardından dünyanın en genç ülkelerinden biri olan Karadağ'a geçildi. İlk durak Kotor oldu. Küçük şirin bir ortaçağ şehri olan Kotor'da Meydan Ortodoks ve Katolik Kiliseleri, Beskuca ailesinin rezidansı, St.Jhon Şövalyeleri'nin kilisesi görüldü. Kotor'dan sonra Balkanlar'ın en gözde tatil beldelerinden biri olan Budva şehrine geçildi. Budva, özellikle son zamanlarda zengin işadamları tarafından tercih edilen güzel ve sakin doğasıyla kendine hayran bırakan bir görünüme sahiptir. Budva'ya varıldığında sahil şeridindeki geziden sonra eski şehre varılıyor. Burada Napolyon'un yaptırdığı hisarı görülüyor. 1100 yıllık Katolik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi ziyaret ediliyor. Yine Budva'da Arkeoloji ve Şehir Müzesi gezildikten sonra alışveriş yapılıyor. Dördüncü gün İşkodra şehrine hareket ediliyor. İlk durak ortak tarihimize ışık tutan ve komünizm sonrası Arnavutluk'un ilk hizmete açtığı camii olarak bilinen Kurşunlu Camii oluyor. Başına gelmemiş doğa felaketi kalmamış olan bu camiinin adeta ‘Arnavut inadından' ayakta kalmayı başardığı söyleniyor. Ardından üç nehrin birleşimi ile oluşan muhteşem İşkodra gölü manzaralı İşkodra Kalesi ziyaret ediliyor. Panoramik İşkodra turunun ardından Başkent Tiran'a hareket başlıyor. Tiran'daki ilk olarak Ethem Bey Camisi, ardından Saat Kulesi, İskender Bey Heykeli ve Meydanı, Kanuni Sultan Süleyman'ın imar ettiği bu şehirde günümüze kadar gelebilmiş birçok Osmanlı eseri görülüyor. Daha sonra Ohrid şehrine hareket başlıyor. Elbasan kenti üzerinden Ohrid şehrine varış yapılacağı akşam Mirage Otel'de alabalık çorbası içilerek alabalık yeniliyor ve ayrıca müzik eşliğinde kafile gönlünce eğleniyor. Beşinci gün Ohrid şehir merkezinde Kiril Alfabesi'ni geliştirmiş olduklarına inanılan 9'uncu yüzyıl Bizans Keşişleri Aziz Kirillos ve Metodios Anıtı, Ohri Müzesi, Aya Sofya, Roma döneminden kalma Antik Tiyatro, Heykeller Galerisi, Samoil Kalesi, Aziz Panteleimon Manastırı, Çınar Meydanı ve Ohrid Pazarı görülüyor. Ardından 1908 yılında Enver Bey ile beraber dağa çıkan ve II. Abdülhamid'in meşrutiyeti yeniden ilan etmesiyle sonuçlanan Jön Türk Devrimi'nin öncülerinden Niyazi Bey'in memleketi olan Resne'ye varılıyor ve burada Niyazi Bey'in Fransa'daki Château de Chenonceau'yu örnek alarak yaptırdığı evi ziyaret ediliyor. Ardından ise Balkanlar'ın en eski şehirlerinden biri olan Makedonya'nın tarih ve kültür cenneti Manastır'a gidiliyor. Makedonca'da da manastır anlamına gelen ‘Bitola' adıyla anılan bu güzel şehri tanıtan gezide Saat Kulesi, Hamidiye Caddesi, Şirok Sokağı, Eski Çarşı (Osmanlı Bedesteni), Yeni Camii ve İshak Çelebi Camii görülerek hakkında bilgi alınan yerler arasında. Manastır'da ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ün mezun olduğu İdadiyi (Askeri Lise) ve buradaki Atatürk Müzesi'ni de ziyaret etme şansı bulunuyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmış şirin bir kasaba şehri olan Kalkandelen'e (Tetovo) geçtikten sonra, dönemin buradaki Bektaşî Merkezi Harabati Baba Tekkesi'ni ve Alaca Camisi geziliyor, daha sonra da Üsküp şehrine hareket ediliyor. Konaklama Üsküp New Star Otel'de yapılıyor. Altıncı gün 20 kilometrelik bir yolculuğun ardından dünyanın en genç devleti olan Kosova Devleti sınırlarına varılıyor, pasaport işlemlerinin ardından Prizren'e geçiliyor. Balkanların en şirin şehirlerinden biri olan Prizren'de bulunan en önemli yapı Sinan Paşa Camisi'ni (1615) gördükten sonra 400 yıllık Türk Hamamı, Prizren Kalesi, Ortodoks Kilisesi, Krist Saviour Kilisesi görülüyoru. Ardından Prizren'de serbest zaman ve alışveriş yapılıyor ve MTSO Başkanı Adnan Erbil'in dedesinin doğduğu Mitroviç'e gidiliyor. Nüfusunun çoğu Müslüman Arnavutlardan oluşan Priştina'ya varıldıktan sonra da öncelikle 1389 Kosova Muharebesi sonucu burada öldürülmüş Osmanlı Padişahı I. Murad Hüdavendigâr'ın türbesi ziyaret ediliyor. Osmanlı dokusunu günümüze taşımış bu otantik çarşıdaki gezinin ardından Sultan Beyazıt tarafından yaptırılmış Çarşı Camii, ardından 200 yıllık Saat Kulesi, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet'in yaptırdığı Sultan Murat Han Camii, Osmanlı Hamamı, Yaşar Paşa Camii ve Osmanlı Konağını ziyaret ediliyor. Priştine şehir turunun ardından Üsküp'e hareket ederek Hotel New Star'da konaklanıyor. Yedinci gün Üsküp şehir turu sırasında tarih boyunca şehrin ticaretinin merkezi olan ve günümüzde de önemini yitirmemiş taş sokakları ve tarihi binaları ile Türk Çarşısı, çarşıdaki Kuyumcular Sokağı, Üsküp Kalesi, Vardar Nehri, 16'ncı yüzyıldan kalma Taş Köprü, Türk ve Yahudi Mahallesi, Davut Paşa Külliyesi, Mustafa Paşa Camii, Yahya Paşa Camii, Sultan Murat Camii, İsa Bey Camii, Çifte Hamam, Sulu Han, Kapan Han, Kurşunlu Han, Saat kulesi, Üsküp Meydanı ve meydanda 2011 senesi içinde açılan ve Yunanistan'la politik soruna yol açan Büyük İskender'in devasa heykeli, Sar Samuel ve Kiril Metod heykelleri görülüyor.
DAHA NELER OLMUŞ?
Manisalı dostların aileleriyle gerçekleştirdikleri bu gezileri gerçekten de çok güzel, anlamlı ve yararlı olmuş. Darısı diğer göçmenlerimizin başına. Bu gezinin perde arkasını bir de Zafer Ünal'dan dinleyeceğim. Bakalım başka neler olmuş, onu da yarın yazacağım.