Bugün, Balkan ülkelerini gezen Manisalı dostlarımın izlenimlerini aktaracağım. Elbette, "Bu izlenimleri en iyi şekilde bana, Belediye Başkanlığı da yapan Zafer Ünal verir" dedim. Sağ olsun beni kırmadı. Bir haftalık gezide yaşadıklarını, gördüklerini bana yazdı. Buyurun beraber okuyalım.
***
Bu seyahati Halim Sezici ile beraber uzun zamandır planlıyorduk, kısmet bu zamanaymış. 5 Ekim sabahı başladı, 12 Ekim sabahı bitti.
Türkiye'de yaşananlar sebebiyle gezi vardı, ama eğlence yoktu. Osmanlı'nın izlerini yakından görmek vardı, hoşgörüye şahit olmak vardı.
Seyahatin düzenlenmesine Ali Filizkan önderlik etti. Hasan Geriter, Adnan Erbil eşleriyle katıldılar. Mehmet Aloğlu ve Hasan Geriter'in çarşı esnafı atışmaları seyahate renk kattı.
Levent Gönül, eşiyle birlikte yaz yorgunluğunu burada attı. Otobüsün ön tarafında, bütün kapı kontrollerinde sıkıntı olduğunda müdahale etti.
Milletvekilimiz Zeynel Balkız her zamanki olgunluğuyla gezideydi ve bugünkü listelere dair olumsuz hiçbir konuşmasını duymadık. Hiç siyaset konuşmadı.
Hakkı Bayraktar gelemedi, ama Nuran hanım, Güzin hanım ile birlikte mandalina, nar ikramı yaptı. Nar nasıl kesilir ondan öğrendik. O zaman söyleyeyim, benim eşim Nursel hanım da kurabiye ve poğaça yapmıştı. İlk üç gün bütün otobüse yetti.
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Adnan Erbil'i ve eşini yakından tanıma fırsatını bulduk.
Seyahati düzenleyen Yol-Tur adına Kadri beyin de bizleri ve yöreyi tanıma fırsatı oldu.
Komşum Halim kardeşim, eşiyle beraber bol bol fotoğraf çekti.
6 GÜN, 6 ÜLKE, 20 ŞEHİR
Bosna'da çok duygulandık. Her yerde Boşnak Müslümanların mezarlıkları var. Savaşın hala izleri var. Bunları herkes biliyor. İzzet Begoviç'in sade kabrini de gördük.
Hem Müslüman hem lider olarak İzzet Begoviç'in hayatının okunmasını isterim.
BOSNA'da Saraybosna, Mostar.
HIRVATİSTAN'da Dubrovnik.
KARADAĞ'da, Kotor, Budva.
MAKEDONYA'da Üsküp, Ohrit.
KOSOVA'da Prizen, Priştina.
Bütün gittiğimiz yerlerde ortak iki özellik gördük.
Birincisi temizlik;
Fakir olan bölgeler de var, zengin olan da, ama ana yollar dahil yolda, yerlerde su şişesi, kağıt parçası yok. Dükkan önleri, içleri pırıl pırıl, atılmış çöp, yığılmış moloz yok.
İkincisi trafik ;
Bütün bu ülkelerde ve şehirlerde yola adımını attığın anda araçlar hemen duruyor, korna sesi yok. "Hadi yürü" diye el işaretini asla görmedik.
Hepsi turizme hazırlanmış, görgü kuralları en önde.
DUYGUSAL ANLAR
YÜZYIL SONRA
Dedem Rahmetli Salih Küçükoğlu ve anneannem, 100 yıl önce Bosna'da Mostar yakınlarında Çaplina'dan Türkiye'ye, Turgutlu'ya Balkan Savaşı'nda gelmiş. Bana da yüzyıl sonra oraya gitmek nasip oldu. Dedem, anneannem aklıma geldi, neler çekmişler Memleket değiştirmek ne kadar zor. Uzun yaşadılar, dedem 94 yaşına kadar, anneannem 88 yaşına kadar yaşadı. Anneannem 13 çocuk doğurmuş, ilk 10 tanesi ölmüş, kimisi bir aylık, kimisi 4 aylık, kimisi 4 yaşına kadar yaşayan olmuş. Annem 11, dayılarım 12 ve 13'üncü çocuklarmış.
Dedem de, anneannem de zor şartlarda yaşadılar. Yüzlerinden tebessüm eksik olmadı, ağızlarından kötü söz çıkmadı. Gani, gani rahmet olsun hepsine
Çaplina'ya ayrıca gidip kalmak istiyorum.
Kosova'da Priştine yakınlarında Adnan Erbil'in memleketine gittik, bizi karşıladılar, çaylarını içtik. Mehmet Aloğlu'nun ortaokul arkadaşına rastladık. Kosova tamamen Türkçe konuşulan bir ülke, kesin görmek gerekir.
Osmanlı'dan kalma camiler, medreseler, tekkeler, zaviyeler gördük. Onların yıllar sonra Türk Devleti tarafından restore edildiğini gördük. Sevindik, üzüldük, duygulandık. Medeniyet gördük, kibarlık, görgü gördük.
Selam olsun bırakanlara, Rahmet olsun hepsine, bütün aile ve Türk büyüklerine, Osmanlı'nın her ferdine, hoşgörüye, güzelliklere selam olsun, Allah'ın Rahmeti üzerlerine olsun
Ali Filizkan ve Sadberk kardeşimize teşekkür, beraber olduğumuz arkadaşlara ve ailelerine yakın tanışmadan, beraberlikten duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim. Selamlar