Çok zaman bir araya gelmesek de yazışırız. Çok az da telefonlaşırız.

Manisa’yı Manisalıyı çok iyi tanır bilir. Hatta son hazırladığımız (seçimlerin son zamanında basına gönderilecek durumdayken kaldı…) ‘Esnafın Öyküsü’ kitabında çok dahli vardır. Birçok esnafın bilinmeyen taraflarını anlatmıştı.

Belediyeden malûlen! emekli olduğumda birkaç gün sonra aradı. “Azmicim bi öğlen  beraber Manisa Kebabı yiyelim, sohbet ederiz.” dedi. “Abim şu telaşımı bi atlatayım ararım.”

Dün aradım.

Çarşıda işim varsa benim buluşma yerim Hatuniye Camisidir. Dünyada işin bitince de buluşma yeri yine burasıdır. Gittim, namaz vaktini bekliyorum, avlusunda bir banka oturdum. “Selamünaleyküm” benim gibi ama sakallı “Aleykümselam.” Özlemimdir, ihtiyarlığımda cami avlusunda bi banka oturup her türlü vakti beklemek.

Cami avlusunda; orta yerde kuru gibi ama yaşam mücadelesi veren büyükçe çınar ağacı, baktım baktım yeri mi dar acaba dedim ama, İbrahim Çelebi’de annemin çınarının da yeri dar fakat boyu birkaç yıl sonra minareyi geçecek. Şadırvan, avlu duvarları, avlu kapıları, Mütercim Mehmet Rüştü Paşa’nın işleme demirli kabri, (bisikletimi buranın demirlerine bağladım.) hemen yanında sıbyan mektebi, (kadınlar mescidi yapıldı.) Şadırvanın tamiratı restorasyonunu hatırlıyorum. Uzun yıllar önce Valilik Bayındırlık Müdürlüğü tarafından yaptırmış Müdür Yardımcısı Salim Bey ilgilenmişti. Birkaç bişeyini bana da sormuştu. Mütercim Mehmet Rüştü Paşa’nın kitabını yakın tarihte İbrahim Yıldırım hoca yazdı. Avlu duvarlarının ve avlunun taş döşemesinin şöyle bir hikayesi vardı: Rahmetli Belediye Reisi Ertuğrul Dayıoğlu; Hatuniye Camisi, II. Beyazıt’ın Hanımı Hüsnüşah Hatun tarafından külliyesiyle (cami, sıbyan mektebi han, hamam, medrese ve imarethane) birlikte yaptırılmış. Kurşunlu Han ve Manisa ovasında birçok arazinin vakfiyesi olan selatin ve çarşının merkez camilerinden biri olduğu için çevresinin bakımını kimseye sormadan yapmak istemiş. Koruma Kuruluna şikayet etmişler, kurul işleri durdurmuş hakkında soruşturma açılacak. “Azmi şuraya bir proje çiziver işe devam edelim” demişti. Çizdik, yeni başlıyormuşuz gibi proje kabul edilip işe devam edildi.

Şöyle bir düşündüm; Fatih Sultan Mehmet’in oğlu II. Beyazıt’ın hanımı Manisa’ya cami yaptırıyor. Oysa sıradan bir cami gibi, namazımızı kılıp ibadetimizi yapıp gidiyoruz. Cihan padişahı Manisa’yı şereflendirmiş, diğer selatin camileri de böyle Manisa için büyük bir şeref nişanesi her biri. Manisa’mızı sıkça ziyaret eder bizim Erkan Akbalık’ın arkadaşıdır, Erol Şaşmaz. Türkiye genelinde her noktada her şehirde tarihi eserlerin hikaye ve tarihçelerini yazıyor. Hatuniye Camisi ile fotoğraf ve bilgileri onun kitabından erişebilirsiniz.

Medrese ve imarethanesi yıkılıp yok olmuş caminin, batı tarafında kahve ve lokantaların olduğu dar ama gölgelikli bir alan var Sultanahmet Meydanının minyatürüne benzetirim. Sanki ulvi bir havası vardır. Çetonun Lokantası’nın yemekleri çok lezzetlidir. Manisa Belediyesi Çarşı içindeyken sıkça gelirdik. Allah Allah 15 sene belediyecilik yaptım. Üç belediye binası gördüm. Eski belediye çarşı içindeki, Manisa büyükşehir olunca Ticaret Odasından kaba inşaatını bitirip kiraladığımız ikinci, üçüncüsü Manisa Prime’da kendi binası yeni belediye.

Namazdan sonra Şehzadeler Manisa Kebapçısında öğle yemeğimizi yedik. Çok da lezzetliydi. Güzel bir sohbet yaptık kebaplarımızı yerken. “Kahveyi İslam Amca’nın dükkanının çaprazında Yavaşların köşesinde bi çay ocağı var orada içelim” dedi. “Sen buradan yürü ben de bisikletle şuradan gelirim” deyip yemekten kalktık.

Alçak sehpa, hasır iskemlelerde oturarak kahvelerimizi içerken birçok esnaf geldi yanımıza. Buraları kentsel sit alanı eski çarşı, hepsinin şikayeti koruma kurulundan. 1984-1989 Dayıoğlu’nun ikinci döneminden 2024 yılı Cengiz Ergün’ün üçüncü dönemine kadar şu kurul işlerini bırakmadım. Muzdarip olanlara, hem kurulun önemini anlattım hem de kurulun engellerini atlattım. Yapılacak işleri de anlattım.

Sohbet esnasında Huzurevi Vakfını konuşurken, çok elzem ve Manisa’nın hakkı olan, Manisa’ya minnet ve diyet borcu olanların kurması gerektiği Manisa Vakfı’nı anlattım. Hatta bir milletvekiline kurulması gerekli olan bu ‘Manisa Vakfı’ ile ilgili mektup yazdım ama arayan soran, dönen olmadı dedim. Beyazfil’in bu vakıf tarafından satın alınabileceğini de konuştuk kısaca Manisa’yla ve Manisalılarla ilgili birçok konuda hatta, Manisa belediye başkanlarını bildiği için, başkanlıkları zamanında yapılıp yapılmayanlardan da konuştuk.

Kahvelerimizden sonra tekrar buluşmak üzere görüşmek dileğiyle ayrıldık. Nihat Abi ile çok yerde çeşitli teşrik-i mesailerimiz oldu. 1973 yılı, o belediye fen memuru ben mimar, babamın belediye meclis ve encümen üyeliği zamanları, Rahmetli Mustafa Çapra zamanından beri belediyede çalıştığı için, Manisa’nın eşrafını, esnafını, tanır, Manisa için kıymetli bir Sanat Tarihçi olan Jale Karaoğlanlar’ın amcası, Matbaacı Nevzat Karaoğlanlar’ın kardeşidir Nihat Karaoğlanlar. Allah selamet versin.

15 yıl, insan hayatında önemli bir ömür aralığı. Emekliliğimi kutlamak için değil, emeklerim için teselli yemeği ısmarlamıştı.