"Bugün ruhum biraz şairane. Zaman zaman yazdırır bir yanım. Hani 'İlham geldi' derler ya, öyle işte" diyerek başlamıştım yazıma. Öyle de gidecektim ama, konu gazetecilik olunca biraz etik kurallara falan girdim, konu dağılır gibi oldu ama olsun, yazının sonunu şairane duygularla yazmış olduğum bir şiire bağlayarak ustaca toparladım.

Yazı yazmak bir sanat, onu okutmak ise biraz akıl, biraz beceri, biraz da kişilik. Sıralama belki değişebilir. Hele günümüzde, yazılanı okutmak başlı başına bir olay.

Yıllarca emek verdiğim gazetecilikten edindiğim izlenim, eleştiren, sansasyonel, ona buna aslı olan ya da olmayan ithamlarda bulunan, başlığı 'Aaa' dedirten ama içeriğiyle hiç alakası olmayan yazılar hep dikkati çekendir. Aynı, entrika dolu dizilerin tavan reyting yapması gibi.

Bazen köşe yazılarımın okuyucu sayısına bakarım. Geçmiştekilere, şimdikilere. Buradan da hemen hemen aynı sonuçları görürüm. Ama iddialı başlık atmışsam, yazının içeriği de aynı oranda dikkat çekicidir. Bazen astroloji yazılarımda konu dikkat çeksin diye aksi bir durum sözkonusu olabilir, e onu da hoşgörün, okunması için yapmışımdır.

Kolay değil aslında. Bir konu bulmak, onu yazıya dökmek. Gerçi günümüzde birçok konu var da, oraya girersek işin içinden çıkamayız. Aman bu suç olmasın, aman bunu yazarsam taraf ya da muhalefet gibi görünmeyeyim, maalesef devir o devir oldu. O yüzden hep söylerim, gazeteleri tam zamanında devretmişiz. Devrederken gönlüm o kadar rahattı ki dönüp arkama baktığımda, ne yalan yazdık, ne doğruları sakladık, ne de kalemimizi hiçbir zaman bir tetikçi gibi kullanmadık. Zamanında gazetecilik ilkelerine uyarak, ne nasıl yapılması gerekiyorsa öyle de yaptık çok şükür. Günümüzde maddi manevi tüm şartlar gerçekten çok ağırlaştı. Görevlerini layığıyla yapmaya çalışanlara kolaylıklar diliyorum.

Her konu üzerinden yazdığımdan dolayı, yazı yazarken pek de zorlanmıyorum. Şunu eleştireyim bunu eleştireyim tavrım da yoktur. Ama yazılması gereken varsa da yazarım. Çok bilgi sahibi olmadığım konulara ise akıllıca hareket ederek girmemeyi tercih ederim. Gerçek gazetecilik ve yazarlık da bunu gerektirir. Bana yakışanı da budur. Birini eleştirir ya da översem onun yüzde yüz doğruluk payı vardır.

Tarafların, muhaliflerin ayan beyan belli olduğu, ama hangi gazetenin resmi kurallara uyan şartları taşıyıp taşımadığının muamma olduğu  günümüzde diyeceğim şudur ki, kim ne şekilde görev yapıyorsa, gönülden dilerim layığıyla yapsın. Hakkaniyetle de emeğinin karşılığını maddi manevi alsın. Yoksa ortada ne heves kalır ne de çaba, hayatı birbirine zorlaştıran insanlar yüzünden.

İnsanoğlu,

Telafisi olmayan hatalar için dahi yapılabilecek bir şeyler için çabalasa da,

İçinde bir yerlerde geçmeyen bir öfke hep kalır.

Ne kadar iyi diye söylenilse de bir yan hep kötü anılır.

Sevgi herşeyin ilacı da deseler, o sevgi yitip gittiyse eğer dil zehir, gözler keskin bir bıçaktır.

Nefes aldıkça bu dünyada

Yanlışlarıyla doğrularıyla

Günahlarıyla sevaplarıyla

İnsan insana hem dert, hem de dermandır.