9'u 5 geçiyordu zaman

Direklerdeki,

Al bayrak rüzgarda, dalgalandıkça okşuyordu,

Gökyüzünün bulutlu yüzünü.

Güneş öğleye koşar adım yaklaştıkça

Isısıyla kızgınlaşmaya başlayan toprak,

Bedenine ekilen tohumları olgunlaştırıyordu.

*

9'u beş geçiyordu zaman.

Bir vapur martılar çığlığı eşliğinde

Yara, yara gidiyordu denizi.

Limanların bir yakasında vedalar,

Diğer yakasında vuslatlara dönüşüyordu.

Saat dokuzu beş geçiyordu.

*artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkıyordu, bu limandan.”

*

9'u 5 geçiyordu zaman.

Sabah mahmurluğu gitmiş şehrin.

Sokakların yüzüne kan gelmişti!

Ne güzel söylemişti şair.

"caddeler ana damarıysa bir kentin.

Sokakları kılcal damarlarıdır "

Kan yürüyordu şehrin yüzüne.

*

9'u 5 geçiyordu zaman

Yaşlı bir çift oturdukları

Yerden, baktıkları ufkun ötesine geçmişlerdi,

Elleri ve dilleri kilitli!

Bir ara yaşlı adamın ağzından,

"seni seviyorum hanım" sözleri döküldü

Duymakla, duymamak arasında kalan kadın

Başını eşine doğru çevirdi mavi gözleriyle

"bende seni" der gibi baktı!

Zaman konuşma değil, bakışma zamanıydı!

*

9'u beş geçiyordu zaman

Yeni doğanların ağlaması

Ebeveynlerin sevinç çığlıklarına dönüşürken

Camilerden ölenlerin selası

Gözyaşlarının sel olup akmasına sebepti.

*

Saat 9'u 5 geçiyordu.

Bir dakika sonra altı geçecek.

Sonra yedi.

Basamakları “ Amok koşucusu” gibi çıkacak!

Dakikalar saatleri,

Saatler Günleri,

Günler haftaları,

Haftalar ayları

Aylar seneleri

Peşine takarak ilerleyecek

Ve insanoğluna;

“zaman nasıl geçti anlayamadım” dedirtecek.

Zaman göreceli kimimize yavaş

Kimimize göre hızlı akıyor.

Her birimizin

Yaşam felsefeleri farklı.

Hızlı yaşa genç öl

Cesedin yakışıklı olsun!

Ağır ol molla desinler

Meftan kırışık olsun gibi

*

Öyle bir geçiyordu ki zaman;

"geri çevrilmesi mümkün olmayan.

Azgın bir nehir gibi akıyordu, yitik bir geçmişe

Doğru,

Bizleri önüne katarak!"