Balkondan bakıyorum, Sultan Meydanından başlayan bayraklar Kırmızı Köprüye gelmeden bitiyor. Önce Mesir uluslararası flamaları, bugün de 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı adına, Atamızın fotoğrafının olduğu bayraklar.

Aslında Kırmızı Köprü nasıl bi yer biliyor musunuz? Nasrettin hocaya sormuşlar, ”Dünyanın merkezi neresidir” diye. “Eşeğimin durduğu yer” demiş. Kırmızı Köprü de Manisa’nın merkezidir. Bu tezimi biraz daha pekiştirelim. Bi defa bu merkez iki büyük merkez ilçelerin sınırıdır. Köprünün bi başı Şehzadeler, sonu Yunusemre, Çaybaşı yani Akbaldır deresi akış yönü boyunca sınır çizgisidir. Bu derenin üzerinde tescilli beş köprü daha vardır. Bu suyunun çizgisi olduğu gibi koruma altında ki çınarları da dere boyunca yeşilin akışıdır. Nefes aldırır Karaköy’e, taaa Spilden Molla Şaban Sibyan Mektebine kadar. Ondan sonra İncir Ağaçları, Çitlembikler, Sazlar takip eder çınarları, Gediz’e bağlanıncaya kadar.

Dönelim Köprüye; aklı evveller, Haydar Aksakal bilinçsiz iş yapanlara haşlaklar der. Haşlaklar, Kırmızı Köprünün korkuluklarını yıktılar. Karaköylüler Cuma Namazındayken. Cumadan çıkan cemaatin ağızlarından  dökülen hayır duaların yerini beddualar aldı. Apar topar benzettiler ama, aslı hatıralarda kaldı.

 Bayraklar, buraya kadar ulaşmıyor oysa Kırmızı köprü Karaköy semtinin başlangıcıdır. Bayrakların, farklı bir dizilmeyle devam etmesi gerekir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde gıptayla bahsettiği kahvehaneler, tesbih tanesi gibi dizilir. İki Lüleli‘de biter. Sağlı sollu dükkanlar sabaha kadar açıktır. Rengarenk ışıkların renklerin cümbüşü olsa, Beyoğlu gibidir.

 Ama bi el atmak gerekir. Beceremedim. Sözüm de yetmedi, boyumda. Ama el atılacak gibi gözüküyor. El atmayanlar giderayak, hatta ayak üstü, aldığı notlarından okuyor, Karaköy’e el atın diyor 10 sene ellememiş koltuğu bırakırken tembihliyor!

Beyoğlu gibidir demiştim. Gibi olmasın da Beyoğlu olsun.

Çocukluğumda, Kırmızı Köprü’de Demokrat Parti her seçim kazandığında Köprü üstünde sabahlara kadar davul çaldırırdı. Şimdi davulun zamanı değil, eğlenmeye vakit yok, işe koyulma zamanı.

Araçsız sokaklar, sevgi yolları belli. Alttaki otoparkın üstünde açık otopark var, meydan olsun. Dip dibe masalar, sırt sırta sandalyeler AVM usulü her işyeri rengiyle belli etsin kendini. Yayılıversinler meydane, hepsi birbirinden dürdane.

Midyeci, kokoreççi, zaten yerini almış. Balıkçı Çakır da orada.

Hele bi el atılsın, bitsin, hep beraber halay çekeriz ortada.