Son sözü seçmen söyleyecek. Yarın sandığa gideceğiz, tercihimizi kullanacağız. Bu seçim ülkemize hayırlara vesile olsun. Bir haftadır Manisa’dayım. Akşamları eski adliye karşısındaki Söğütaltı Kahvesi’nde oturuyoruz. Gündüzleri de Manisa’yı dolaştım. Şehzadeler Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Songüler’e uğradım. Hatuniye Camii’nin yanında ‘Ceto’nun yerinde öğle yemekleri yedim. Avukat Emin Uz’dan öğrendim. Dede lokantasını Manisaspor ve Fenerbahçe hastası Hüseyin Şengül almış, onun yanına uğradım. Güveç ve pilavını yedim. Hüseyin Şengül”ün Manisaspor kebap salonunu oğlu işletiyor. Oturdum, eski günleri yad ettik. Dün her gün yaptığım gibi kalktım günlük gazetelerimi okudum. Bu yıl Nisan yağmurları Haziran’a kaydı.Gök gürültülü sağanak yağışlara alışır olduk. Gazeteme gittim. Pazar günkü seçimlerin çalışma şeklini Yazı İşleri Müdürü Esra Kale, Burhan Akdemir, Müzeyyen Sarıefe, Neslihan Aközgür, Gökhan Aytaç, Tuğba Bayram, Banu Ünavcı, Tülin Tekin Çay ve stajyer Mümine Alçiçek’e anlatıyor. Ben de bugün size kısa bir yazı yazayım dedim. Tülin hanımın demli çaylarını yudumlayarak yazmaya başladım. Herkes seçime endekslenmiş. Sabah Gazetesi’nin duayen baş yazarı Mehmet Barlas’ın köşe yazısını okudum. Sizlerin de okumasını düşünerek köşeme aldım. Yavuz Donat ustanın dediği meşhur hikayedeki gibi. Berber koltuğuna oturan adam sormuş “Saçım ak mı kara mı?” diye. “Kesilince önüne dökülecek, ak mı kara mı görürsün.” Pazar akşamı sandıktan ak mı kara mı çıkacağını açılınca göreceğiz. 

  

SİYASETİN İLERİ GİDENLERİ HEP AĞIZLARINI BOZARLAR 

Rahmetli Turan Güneş CHP kadrolarını "İleri gelenler" ve "İleri gidenler" diye ikiye ayırırdı... CHP'nin genel başkanının ve cumhurbaşkanı adayının konuşmalarını dinlerken bugünün CHP'sini ileri gidenlerin temsil ettiğini kolayca söyleyebiliriz. 

  

İnönü'nün sırtındaki 

1950-60 arasındaki tüm seçimleri Demokrat Parti kazanırdı. Fakat yine de CHP'nin lideri İsmet İnönü'yü eleştirirken, ölçülü konuşurlardı. Bunun nedenini bir Demokrat Parti ileri geleni şöyle açıklamıştı: - İsmet İnönü'nün sırtında Kurtuluş Savaşı zaferleri var. Bizim sırtımızda ise terzi İzzet'in elbiselerinden başka bir şey yok. 

  

Sonuç darbe oldu 

Evet... DP sözcüleri İsmet İnönü'ye dönük söylemlerinde ölçüyü kaçırmazlardı. Buna karşı CHP'liler Adnan Menderes'i ve DP iktidarını insafsızca eleştirirlerdi. Ama bütün seçimleri de DP kazanırdı. Sonuçta hiç iktidar olamamak CHP'yi çok öfkelendirdiği için, 27 Mayıs darbesi onlara adeta nefes aldırmıştı. Akıllarda hep İsmet İnönü'nün Demokrat Partililere hitaben söylediği "Sizi ben bile kurtaramam" sözü vardı. 

  

Bir darbe daha 

1965'ten sonra Süleyman Demirel Başbakan olduğunda 1950-60 arasındaki olaylardan ders aldığı için CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'yü çok hoş tuttu. Arada bir İnönü'yü ziyaret edip ona devlet işleri hakkında bilgi verirdi. Ama CHP'nin ileri gidenleri Demirel'e de "Morrison Süleyman" ya da "Kanunsuz Süleyman" gibi damgalar vururlardı. Sonunda Demirel de 12 Mart 1971 darbesi ile devrilmişti. 

  

Ders almak 

Yaşanan yılları değerlendirirken bunlardan ders almak herhalde aklın gereğidir. Hizmete dönük siyasi rekabeti ölçüsü kaçmış söylemlere boğdunuz zaman, bundan pek sonuç alınmıyor. Ama toplum belleğinde öyle yaralar açılıyor ki, hizmetler görmezden gelinirken, hiç hizmet yapmamış ağzı bozuk siyasetçiler kendilerini yıldız sanıyorlar. 

  

Vizyon ve misyon 

Artık hepimizin öğrenmiş olmamız gereken temel doğrular var... Siyasette vizyon ve misyon sahibi olmak çok önemlidir. Kim ne derse desin Atatürk ve Turgut Özal bu nedenle toplumun belleğinde çok farklı yerdeler. Aynı şekilde Tayyip Erdoğan'ın sırtında da yaptığı büyük hizmetler ve geleceğe dönük o büyük vizyon var. 

İktidarlar gelir geçer ama hizmetler unutulmaz. Bugün bazı cumhurbaşkanı adaylarının istikbal olarak gördükleri şeyler, Erdoğan için mazidir. Konuşurlarken bu gerçeği hep akıllarında tutmalıdırlar.