Aşkın meyvesidir çocuklar.
Tadına doyamadığımız cennet koku çocuklarımızı
Yemez, yedirir.
Giymez, giydiririz.
En küçük rahatsızlıklarında, bitmez gecelerin
Sabahçı nöbetçileriyiz.
Gözlerinin, ağızların içine bakarak
Bin bir meşakkatle büyütürüz.
İlk agu,
ilk dede, baba deyişleri
İçimizin yağını eritir.
Emekler, derken ayağa kalkar.
Sonra düşe, kalka HAYAT YÜRÜYÜŞÜNE başlarlar!
İlk aile içi eğitim de
Ebeveynlerin ağızları;
Yapma, etme!
Düşme!
Kirlenme!
Koşma içme, yeme!
Elleme, kırma, bozma!
Kimseye oyuncağını verme! Deme modun da çalışır!
Böylelikle hayata;
Paylaşmayı bilmeyen bön, bencil
Ne kokan, nede bulaşan?
Sterilize çocuklar hazırlanır.
Sonra okul içi eğitim başlar.
Bu dönem çocukların,
“ YARIŞ ATI “olarak görüldüğü dönemdir.
Kapalı gözlük takılarak, “ scholl baks”a konur
Hayat yarışını kazanmasını beklenir!
“ GAZİ KOŞUSUNU “ kazanma adına bile atlar
Bu kadar sıkı çalıştırılmaz!
-Çocuğun nerede okuyor...
-Amerikan kolejinde.
-Senin ki?
-Oxford da
- Ya sizin ki? Yale de..
-Peki!
Bir gazozu on kişi içmişler mi?
Bir simidi 10 lokmaya bölmüş mü?
Otobüste, trende, parkta yaşlılara yer vermiş mi?
Mahallenin yaşlı teyzesine, amcasına çarşı
Pazardan ekmeğini suyunu almış mı?
Elini keserek kan kardeşi olmuş mu?
Çelik – çomak,
Uzuneşek, güvercin takla oyunlarını oynamış mı?
Cık değil mi?
O zaman, bin ile geç
Yale’yi, Oxford’u!
Gerçek okullar/ üniversiteler, kenar mahallelerdir.
Hayatın gerçekleri burada okutulur!
Büyüğü saygı, küçüğe sevgi,
Cebindeki parayı son kuruşuna kadar
Parası olmayan arkadaşına vermeyi / harcamayı.
Yardımlaşmayı, paylaşmayı
Bırak kan vermeyi!
Vatan ,millet için can vermeyi belleyip, öğrenirsin.
Baştan aşağı peki olan, okul karnesi ile
Hayat okulu karnesi arasında, her zaman, pek yaman çelişki vardır.
Okulları karnesi %90 YALAN SÖYLEMEKTEDİR!
Hayat okulundan mezun olanlar bilir ki,
” OKUMAK CEHALETİ GÖTÜRÜR. EŞEKLİK BAKİ KALIR”