İnsanlar

Yüksek bir duvar önünde

Açılan deliklere oturup, boşaltım ihtiyaçlarını

Görüyorlardı.

Latrinalar, salt tuvalet değil

Siyaset ve günlük konuların konuşulduğu

Sosyalleşmenin artığı yerlerdi!

Örneğin

Sezar arttırdığı vergiler konusunda

Halkın boynuna bir zincir halkası daha ekleyerek

Daha da köleleştirdiğini,

Sarayın ihtiyaçları için Galya ile

Savaşın kaçınılmaz olduğunu.

Brtüs’ün, Muhalif senatörlerle

Ortak hareket ettiğini.

Asıl

Roma’yı yakma eylemin Neron tarafından değil

Aliye Rona tarafından gerçekleştirildiğini!

Spartacus tarafından M:Ö 73 -  71 arasında yapılan

Kalkışmanın, neden niçin yapıldığı.

İmparatorun ne istediler de vermedik? Dediğini.

İmparator Caligula’nın atı Incitatus’

Nasıl senatör yaptığını;

Yabancı binicileri nasıl sırtından

Attığını!

Halkın, bu günkü futbol gibi

“ ekmek ve sirkle (arena)” oyalandırılarak

Gerçek gündemden uzaklaştırıldığını;

Dillendirilip, konuşulurdu.

Latrinalar bir tip ruhsal

Ve bedensel tedavi merkezleriydi.

“İçimden seni atmak, o kadar zor

O kadar zor ki!”  gibi  bünyede kabızlığa

Yol açan durumlar.

Buralarda hem konuşa konuşa

Hem de .ıça, .ıça! içinden atılarak giderdi!

Tüm bunlara bakarak

Siyasetin ne kadar boktan bir iş olduğunu,

Anlamak zor değil!

Burnundan kıl aldırmayan Siyasilerin,

dışarıdan eleştirilere tahammülleri yok ama

Ağızlarını açtıkları her konuda

Ak’ım diyeceklerine, B.k’um dediklerine şahit oluyoruz.

Hoca’nın içinde ne varsa

Dilinden dışarıya o çıkarmış!

Türk’üz, Türkçe konuşuruz diyeceklerine

Osmanlıyız, Osmanlıca kamusumuz

Demekteler.

Demek ki insanlar bir yere

Bir makama getirildiklerinde

Latrinalara gerek yok.

Yemek yedikleri tabak ne güne duruyor!

Hem,

Türkiye Cumhuriyetinin Ekmeğini yemek,

Hem de üstüne  nankörlük yapmak,

Siyasete özgü.

Ülke. siyasiler tarafından açık

Latrinalara dönüştü…

.ıçayım böyle siyasetin içine demek

Hakkımız!

Hoca osurursa,

Cemaatin, .ıçmasından daha doğal bir şey olmaz!