Biz Menemen testisi deriz ama Manisa siyasetinin en eskilerinden biri olan geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz kadim dostum, dosttan da ileri, abimin yerine koyduğum, ilmi siyaset ustası abim “sebilhane bardakları gibi sıralanmışlar” demeyi tercih ederdi. Ben de bugün o güzel insanın anısına onun tercihine uyarak bu başlığı koydum yazıma. Sebilhane bardağı ya da Menemen testisi gibi sıralanmışlar deyince herkes kendi açısından yorumlayacak. Kimileri 6’lı masa liderlerinin el ele verdiği pozu düşünecek. Kimileri ise 9 benzemezleri yani Hizbullahın siyasi destekçileri, Kürt-İslam devleti hayalleri kuranlarla yan yana gelen ülkücü, Türkçü, hatta demokratik solcu olduklarını iddia edenler, kendilerini ulusalcı sanan eski Maocular, kadın hakları düşmanları ile birlikte verilen fotoğraf karesini işaret edeceklerdir.

Ben her ikisini de değil TV ekranlarında Menemen testisi gibi sıralanıp çok şey bildiklerini sandıkları halde birçok şeyden bihaber yorumcuları kast ediyorum. Birçoğunun önünde Profesör, siyaset bilimci, araştırmacı, gazeteci yazar ve benzeri tanımlamalar yazsa da bunların çoğunun köy kahvesindeki Ali dayının siyaseti okuyabildiği kadar görgüsü, bilgisi, yeteneği, feraseti yok. Gerçek bilim insanlarını, duayen gazetecileri ve siyaset erbabını elbette tenzih ederim ama benim kast ettiklerim ekranlara çıka, çıka şöhret olduklarını sanan halkını tanımayan kazip şöhretler ve okumuş cahillerdir. Bunlar şimdi kalkmışlar koro halinde “Kılıçdaroğlu kaybetti istifa etsin” derdindeler. Belli ki bir yerlerden telkin almışlar.

Bana göre bu seçimin kazananı Sayın Kılıçdaroğlu’dur. Hem de bu kazip şöhretlere propaganda özürlü CHP örgütlerine, hiçbir katkı vermeyip de masa başında zafer sarhoşluğu ile şarkılar söyleyip naralar atan CHP’nin sözde kurmaylarına, halkını tanımayan, seçmen davranışlarını okuyamayan, değerlerini bilmeyen, onlara dokunamayan burnu kaf dağında milletvekili adaylarına, nobran siyasetçilere rağmen bu başarıyı elde etmiştir. Kılıçdaroğlu bu ülkede her iki kişiden birinin oyunu almıştır. Karaoğlan efsanesinin yaşandığı dönemlerde en fazla %42 alan Ecevit’i bile aşmış %48 oy almıştır.

Yeri gelmişken bir de anekdot nakledeyim. Serbest Cumhuriyet Fırkası Türkiye’deki muhalefet eksikliğini gören Atatürk’ün bizzat verdiği talimat ile kurulmuştu. Kısa zamanda batı Anadolu başta olmak üzere 160 noktada (İl, ilçe, bucak) teşkilatlanmış, CHP karşısında ciddi bir güç oluşturmuştu. Bunu gören CHP yerel seçimleri öne alarak SF’nın yükselişini önlemek niyetindeydi. Buna rağmen Serbest Fırka 37 ilde 501 beldede seçimlere katıldı. Ancak birçok yerde propaganda yapmaları engelleniyor, Valiler, Kaymakamlar hatta jandarma güçleri SF’nın Bolşevik(komünist), mürteci hatta yankesicilerin partisi olduğunu ileri sürüyorlar ve oy verilmemesini söylüyorlardı. Bu söylemler pek aşina geldi değil mi? Buna rağmen SF seçime katıldığı 501 beldenin 31 ini kazanmıştı. Bu beldeler arasında Buca, Urla, Seferihisar, Söke, Kuşadası, Gördes, Menemen, Kınık gibi bilindik yerler de vardı. Atatürk de seçim sonuçlarını bizzat takip ediyordu. Yaveri Hasan Rıza Soyak Atatürk’ün yanına gelerek “seçimi kazandık paşam” dedi. Atatürk gülerek “Çocuk seçimi biz değil İdare Fırkası(devlet güçleri) kazandı” diye yanıt verdi. Devletin gücü bugün belki o günden çok daha etkin kullanıldı. Fark ise sadece iki puan, yani iki puan yer değiştirmiş olsa bugün Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı idi.

Gelelim sebilhane bardaklarının gafları ve mesnetsiz iddialarına. Kılıçdaroğlu birkaç kez Menderes’in anıt mezarına gitti. 27 Mayıs’ın hata olduğunu beyan etti ve partisinin geçmiş hataları ile yüzleşmesi gerektiğini ifade etti. Bütün bunlar toplumsal barış adına söylenmiş, sözlerdi ancak, karşı taraf sürekli “Menderes’i asanlar” söylemleriyle saldırdı. Oysa darbeci 14’lerin cebren ele geçirip adını değiştirerek ve yeni bir ideoloji yazarak yoluna devam ettiği parti bugün iktidarın has ortağı. Ne yazık ki; kendini çok şey bildiğini sanan sözde entelektüel yorumcular Menderes ve demokratlara saldırmak suretiyle adeta AKP içindeki merkez sağ oyların geri kazanılmasına engel oldular. Hele bunlardan iki tanesi var ki, açıkça söylüyorum ve iddia ediyorum ki, bunlar KIılıçdaroğlu’nun kazanmasını hiç istemediler. Kaybetsin ki, CHP’yi kendi jakoben ideolojilerine geri döndürsünler.

İlk turun sonunda da, bugün de bu kendini beğenmiş kazip şöhretler söz konusu Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek olunca, diğer partilere verilen milletvekillerinin oya dönüşmediğini iddia ediyorlar. Basit aritmetik bile bilmeyen bu sayı saymazlar CHP’nin gerçek oyu 20-22 bandındayken %48 oyu nasıl izah edecekler? Ne yazık ki bazı CHP sözcüleri de aynı hataya düşüyorlar. Örneğin Manisa, Ecevit’in %41.8 oy aldığı 1977 seçimlerinde bile 4 tane milletvekili çıkarmıştı. Ben o gün de sahadaydım, Manisa’nın köyünde, kentinde tozlu, topraklı yollarında dolaşıp halkla kucaklaşıyordum. O gün altı bezli gezenler bugün bilgiçlik taslayıp ahkam kesiyorlar. Manisa 1946 dan beri merkez sağın kalesidir, DP-AP-ANAP ve DYP 1950’den bu yana 100 ün üzerinde milletvekili ve senatör çıkarmıştır bu ilden. Bu oylar ne yazık ki; 28 Şubat sürecinden bu yana TV’lerde boy gösteren menemen testileri sayesinde giderek erimiş sahipsiz kalmıştır. CHP o günün şartlarında bile bu oyları cezbedememiş AKP’ne kaptırmıştır. 14 Mayıs’ta ise başta DP olmak üzere diğer muhafazakar partilerinde çabasıyla bu oylar kısmen de olsa CHP’ye gelebilmiştir. Bunu inkar etmek “zaten biz 4 hesaplamıştık” demek tek kelimeyle nankörlüktür. Biraz akıllı olsunlar, 4 yıl öncesine dönerek Zeki Bilgin’in, Besim Dutlulu’nun, Çetin Akın’ın ve 71 yıl sonra ilk kez CHP’ye geçen Alaşehir belediye başkanının hangi oylarla seçildiğini analiz etsinler. Sonra da dönüp 5 inci sırayı nasıl kaybettiklerini araştırsınlar.

Daha bu pilav çok su kaldırır analizlerimizi sürdüreceğiz. Eğer CHP’nin nobran siyasetçileri kendilerini dev aynasında görmekten vaz geçip, kaf dağından inerek biraz tevazu gösterirlerse demokrasi adına, Manisa ve ülkem için, inandığım demokratik değerler adına onlarla da deneyimlerimi paylaşırım.

Değerlendirmelerime devam edeceğim ama önce Cumartesi gecesi DYP kurucusu çevre eski bakanımız Sayın Hamdi Üçpınarlar’ın oğlu Mehmet Menderes Üçpınarlar’ın düğününde yaşananları anlatacağım. DP kurmayları, eski, yeni milletvekili ve bakanlar, eski, yeni il başkanları yurdun dört bir yanından gelen yüzlerce demokrat oradaydı. Çok şeyler konuşuldu. 20. Yüzyılın ikinci yarısına damgasını vuran siyasi hareket zümrüt-ü Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğmayı bekliyor. Yarın da bunları yazacağım. Artık sebilhane bardakları istedikleri kadar görmezden gelmeye devam etsinler. Korkunun ecele faydası yoktur, siyasal İslam’ın panzehiri onlar kabul etseler de etmeseler de merkez sağ çizgisidir.

Kalın sağlıcakla…