Sevgili okuyucular, size bugün kendinizi ne kadar duyduğunuz konusunu konuşmak istiyorum.

“Kendinizi ne kadar duyuyorsunuz?” Düşünce ve soru olarak ne kadar kulağa garip gelse de aslında çok önemli bir noktaya parmak bastım değil mi? Şimdi bu noktada özeleştiri yapıp, kendimizi tartmamız lazım…

Bir olayla karşılaştığımızda, hayatımız için kritik kararlar alırken, dinlerken veya konuşurken içimizdeki o sese ne kadar kulak veriyoruz? Hiç düşünmediniz bu konuyu değil mi?

Anne- babamızı, akrabalarımızı, yakın çevremizi vs. herkesi dinleriz. Bunu yapmamız kadar doğal bir şey yok aslında… Çevremizden akıl almak, onları dinlemek her zaman doğru bir şeymiş gibi gelir. Ancak ne zaman kendi iç sesimize kulak veririz? Ne zaman kendimizin farkına varırız. Bu süreç aslında çok geniş bir zamana yayılıyor… Ve sürecin başlaması ergenlik çağımızla başlıyor ve uzun bir süreç kendini duymayı öğrenmek. Yani kendinizi fark etmeye başlamanız kendi iç sesinizi dinlemeye başlamanızla orantısal bir süreçte ilerliyor.

Dışsal faktörleri bir kenara bırakıp, kendi iç sesimizi duymak ve anlamak için içeriye bakmalıyız. Çünkü aradığımız şey hep içimizdedir. Yani kendimizi bulmak için içimizdeki sesle konuşarak cevaplar aramalıyız aslında…

Evet, sevgili okuyucular herkesi dinleyelim. Ama kendimizi dinlemeyi ihmal etmeyelim. Bu hayattaki en önemli kişinin ‘kendiniz’ olduğunu unutmayın. Bu yüzden en çok duymamız gereken kişi kendimiziz. İlk önce kendinizi sevip değer verin ve gücünüzün farkına varın!