Senelerdir seçimlerde ekonomiden çok din, muhafazakarlık, milliyetçilik, dış siyaset gibi argümanlar kullanılıyor. Seçimlerde temel unsur olması gereken ekonomi ne yazık ki bir türlü öne çıkamadı.

Seçmen 2023 yılında sandık başına gidecek. 2023 yılında yapılacak olan seçimi, bugüne kadar olan seçimlerden ayıracak en önemli özellik, seçimin kaderini büyük ölçüde ekonominin belirleyecek olmasıdır.

Son bir yıldır hayatımızı son derece olumsuz bir şekilde etkileyen ağır vergiler, zamlar ve derinleşen ekonomik kriz hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun herkesi derinden yaralamış durumda.

Hayatımızı olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığından dolayı vatandaşın yakın dostları ile bir kahve içecek durumu kalmadı. Akşam yemeği için birkaç arkadaşı ile birlikte bir restorana gitmek bile hayal oldu.

Vatandaşın bırakın başka bir şehirden şehire gidebilmeyi, bir mahalleden başka bir mahalleye bile gidemiyor. Çünkü akaryakıt pahalı, dolayısıyla toplu taşıma araçları da pahalı.

Hal böyle olunca yazının başında da belirttiğim gibi sandıktan çıkacak sonuçları, ekonomik şartlar belirleyecek.

Bizler senelerdir din, muhafazakârlık, dış siyaset gibi argümanların kullanılmasına alıştığımız için ekonominin seçimin kaderini belirlemesi garip geliyor. Aslında son derece normal.  Çünkü devletin toplumun refahını sağlamak, sınırların güvenliğini sağlamak gibi zaten temel görevleri var.

Burada asıl önemli olan iktidarların o ülkenin içerisinde yaşayan milyonlarca kişinin refah içinde yaşamasını sağlayacak ekonomik tedbirleri almasıdır.

Şu sıralar hepimizin ortak derdi geçim sıkıntısı. Ağır vergilerin, zamların, hayat pahalılığının ve derinleşen ekonomik krizin getirdiği; geçim derdi.

Hayat pahalılığından dolayı kirasını ödeyemeyen çok sayıda iş yerinin kepen kapatması, pazar tezgâhlarından arta kalan çürümüş meyve ve sebzeleri toplayan teyzelerimiz, ekonomik sıkıntılardan intihar eden vatandaşlarımız hepimizi derinden üzüyor.

Ekonomik sıkıntıların iktidarı belirleyecek olması seçmen için aslında yeni bir kapıyı aralıyor. Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun evine ekmek bile götüremeyen insanların ideoloji ile olan bağları kopuyor. “Kiramı ödeyemiyorum, karnımı dahi doyuramıyorum. Ben bu kadar ekonomik çıkmazdayken ideolojiyi neden düşüneyim?” diye düşünüyorlar.

Vatandaşı ekonomik açıdan refaha ulaştıracak iktidarların varlığını devam ettirecekleri, ekonomiyi çıkmaz hale getirenlerin ise tarihin tozlu raflarında yerlerini alacakları bir sürece doğru ilerliyoruz.