Siz de bu şekilde düşünüyor ya da söyleniyorsanız çok kolay süreçlerden geçtiğimizi söyleyemeyebiliriz. Yaşamımız süresince belki de fazlaca söylediğimiz bir cümle.

Bazen sıklıkla tekrar edilen ama en nihayetinde içinde bulunan duruma istinaden söylenir. Bazen öyle ki sadece kendimizin söylediğini düşünürüz. Çevremize bakarız sanki herkes çok mutlu, çok eğleniyor ama sanki tüm dünyanın yükünü biz çekiyoruz gibi gelir. Hatta senaryolar üreterek ‘’geçmişte yaptığım şeylerin bedelini ödüyorum, zaten çile çekmeye gelmişim’’ gibi söylemlerle daha da süsleyerek olumsuz bir düşünce ağıyla karşılaşırız. Bir yandan da artık kötü veya olumsuz olayların, problemlerin ve sorunların olmadığı zamanları hayal ederek hem sitem ederiz hem de hayaller kurarız.

Elbette ki bu düşüncemizin beslendiği noktalar ve etkenler var. Bunlardan bahsedecek olursak ilk akla gelenlerden biri yaşam süresince sağlıklı şekilde oluşamayan problemlerle baş edebilme becerisidir. Olaylara karşı daha az çözümcü ve daha fazla problem odaklı yaklaşmak baş etme becerileri anlamında sağlıklı seviyelerde olmadığımızı gösterebilmektedir. Olaylara ait bakış açılarımız ve farkındalık seviyelerimiz de baş etme becerileri konusunda oldukça belirleyicidir.

Bazı zamanlarda aslında bize yük olan ya da hayatımızın zorluk seviyesini arttıran birçok şeyi bırakamamak da hayatımızı zorlamaktadır. Örneğin; toksik bir ilişkinin içerisinde olmak, duygusal olarak beslemeyen hatta kişiyi olumsuz etkileyen kişiler, olumsuz düşünce, davranış ve alışkanlıklar insan yaşamını veya yaşamımızı zorlayan en başlıca etkenlerdir.

Geçmişimizi bir sırt çantası gibi taşımakta çoğu zaman bize fayda sağlamamaktadır. Özellikle keşkelerin, pişmanlıkların, nedenlerin ve kabul edemeyişlerin olma durumu yaşamsal yükümüzü arttırmaktadır. Geçmişin olumsuz anılarında gezmek günümüzdeki yüklerimizin artacağına işaret etmektedir. Geçmişimizle barışarak veya kabul ederek ilerlemek yaşamsal yükümüzün hafiflemesine etki etmektedir.

Kendi yaşamımızda en çok yaptığımız kötülüklerden biri de kıyaslama yapmak. Ancak üstünde durduğumuz ve bahsettiğimiz kıyaslama ise olumsuz düşünceleri oluşturmaya yönelik olan kıyaslamalardır. ‘’Ben neden böyleyim de o değil, ben yapamıyorum o hemen yapabiliyor, ben onun kadar şanslı değilim, ben hak etmiyorum, ben değersizim, v.b.’’ gibi düşüncelerle yaşam şartlarımızı daha da ağırlaştırmaya veya kötüleştirmeye çabalamış oluyoruz.

Biraz yaşamsal deneyimlerimiz, biraz bakış açılarımız sayesinde olumsuz bir taraftan olaylara ve durumlara yaklaşmak da yükümüzü arttırmaktadır. Aslında olaylara daha ders çıkarıcı, kazanım sağlayıcı ve faydacı bir bakış açısıyla baktığımızda her şeyin daha az yorucu olduğunu görebilmekteyiz. Ancak hem deneyimlerimiz hem de bakış açılarımızın sağlıklı olmaması bizleri olumsuza yöneltmektedir.

Hayatın yoran ve zorlayan bu kısmıyla nasıl mücadele edebiliriz kısmına gelecek olursak; bazı gerçeklerle daha çok yüzleşmeli ve bazı gerçekleri kabul etmemiz gerekmektedir. Hayatta kati, değişmez ve katı doğruların olmadığını kabul ederek başlamalıyız. Şöyle ki

hayatta her zaman doğruya giden 1 yolun olmadığını düşünerek ‘’o bu şekilde başarılı oldu ben de öyle olmalıyım, ben onun kadar yetenekli olmadığım için yapamam, param olmazsa yapamam, o yapamadıysa ben de yapamam’’ gibi düşüncelerin gerçekçi ve sağlıklı olmadığını kabul etmeliyiz. Kendimizin biricik ve özel olduğunu hatırlayalım. Daha özgüvenli ve yüksek öz saygıya sahip olarak yaşamımıza devam etmeye çalışmalıyız.

Hayata dair bakış açılarımızı yeniden çerçeveleyerek daha olumlu ve daha sağlıklı bir şekilde oluşturmalı ve sürdürmeliyiz. Zorluklara odaklanırsak zorluklarla, keyif almaya ve kazanım sağlamaya odaklanırsak da keyif ve kazanım elde ederiz. Bu anlamda hem ruhsal sağlığımıza hem de fiziksel sağlığımıza özen göstererek yani genel anlamda kendimizi önemseyerek hayatın içerisindeki zorluklar mücadelelerde daha az yorulabiliriz.

Bol farkındalıklı ve keyifli okumalar