Son yılların en büyük duygusu empati. Önceden “kendini benim yerime koy, ne hissederdin?” gibi cevaplar veriyorduk. Şimdi ise “Empati yap” diyoruz. Empati aslında insanlığın bir gereği. Ancak insanlık için çok zor bir his. Biz insanlar, birini suçlayarak, olayları dramatize ederek ilerlemeyi daha çok severiz. Asla suçladığımız, eleştirinin odağı haline getirdiğimiz kişinin bakış açısından bakmayı sevmeyiz.

Empati duygusunun ne olduğunu bilmiyoruz. Bu yüzden de bu duyguyu ne yazık ki içselleştiremiyoruz. Körü körüne bir şeye ya da kendine inanmak daha kolay geliyor belki de. Ancak bir birey empati yapabilmeli.

Karşı tarafın penceresinden bakmak, farklı bir göz olmak, karşı tarafı da dinlemek çok zor bir şey olmasa gerek. Farkı kişilerden duyduğumuz bilgilerle yol almak, suçladığımız kişiyi dinlemeden kanıtsız konuşmak ne kadar yanlış bir şey. “Peşin hüküm vermek” bunun adı. Bu en kolay yoldur. Sevdiğiniz birinizden etkilenir, taraftarı olduğunuz ekip her ne olursa olsun körü körüne ona bağlanıp onların dediklerine inanırsınız. Sorgulamak, dinlemek, karşı tarafı anlamaya çalışmak zor olandır. Kimse o konforlu alandan vazgeçmek istemez. O konfor alanında yargılamak işine gelir. Ancak empati duygusu gelişmiş insan; her zorlu şeye rağmen ayakta kalır, kimseyi yargılamaz, direnir. Empatiden yoksun insanlar kendi konfor alanlarını bozmak istemez. Duvarları vardır. O konfor alanına almazlar kimseyi. Ancak bilmediler ki, empati yapamamak duygusal bir yoksunluktur.

Empati hep gelişen bir duygudur. Hayatın her alanında olması gereken bir yetidir. Empati adalet duygusunu geliştirir. Çünkü bir olayı veya kişiyi anlayabilmek için illa aynı durumda olmasına gerek yoktur. Sadece biraz karşı tarafın penceresinden bakmayı öğrenmeliyiz. Eğer empati duygusu gelişmiş bireyler olursak daha barış dolu ve mutlu bir dünyanın oluşmasına fayda sağlamış oluruz.

Empati yoksunu insanlar olmamanız dileğiyle…