Anason kokusu

Her yerine sinmişti meyhanenin.

Mekanda,

Kediler bile kafayı bulmuş, şaşı bakıyordu.

Eh olacağı bu!

Sen masanın altına dökülen rakının

Rengine kanıp

Su sanıp yalarsan!

Hani Fareye içirmişler

Nerede o kedi? Diye bağırmış ya!

O fare, benim yazdığım fare!

İnine dolan anason kokusu

Aslan yapmıştı keratayı,

Kükredikçe, kükrüyordu!

Yaşamın sırrına erdim,

Rakının gizine varamadım!

Kimine göre, AB-I HAYAT dı!

Şişesinin kapağını açtığında

Başlıyordu, seni senden almaya!      

Buharlaşıp, havaya karışan koku.

Sinekleri bile kamikaze pilotları yapıyordu!

Ölümüne dalış…

Sonra şaplak

Ardından yerde 4 ayak vaziyeti.

Saldıray abi olmayan.,

Kafayı bulmuş, perdeye konan sinek

Kayıp kanat üstü yere çakılıyordu!

Masadaki çiçekler bile

Dallarından ayrılmışlığın hüznü içinde

Başları öne eğik.

Ayrılıklar tüm canlılarda

Aynı galiba diye içinden geçirdi…

Kalp kırık boyun bükük..

Neşe ne arasın?

Dalmışken düşüncelere,

Tınısı geldi kemanın kulaklara.

Aklına ne geldiyse?

Kadehi, başına dikti bardağın dibini gördü.

Su rakının unutulmayanları

Us’a düşürmesi gibi bir melikesi var.

Buluyor getiriyor be meret!

Gözlerin en yeşilini,

Anıların en güzelini,

Yaşanmışlıkların en acısını

En tatlısını…

Rakıdır

Bunca zaman

Unutamamamın sorumlusu!

Seni ne kadar unutmaya kalksam

Beynimin en ücra köşesine gömsem de

Beyhude!

Yine de bulup çıkarıyor karşıma.

Büyülü

Kemanın tınısında, hayallerde vuslat.

Tek başına, Ay ışığında kendi kendine

Konuşarak serenat!

Bak yine bir meyhanenin beyaz örtülü masasında

Buluştuk.

Özlemişim ellerini tutup

Gözlerinin içine bakmayı.

Ne olur? kaçırma gözlerini.

Gittin gideli arayıp sormadın

Susma, anlat

Nerelerdeydin bunca zaman?

Ben her akşam bu masalarda

Seninleyim!

Yana yakıla

Anlattıkça, anlatıyor, içip içip yanıyorum…

Kemancı,

“Unutturamaz seni hiçbir şey.

Unutulsam da ben şarkısına

Başladığında “duygusallığı, zirve yaptı.

Göz yaşlarının baraj kapakları açıldı…

Amansız dert olan Aşk’a düşmüşler!

Göz yaşlarımızdan utanmanıza gerek yok!

Göz yaşlarımız kalbimizi yıkayan yağmurlardır!

Haydar! bir ufak daha getir!

Bu gece tüm vicdanımı yıkayacağım!