Etrafınızda değerinizi bilmeyenler olduğunu mu düşünüyorsunuz? Bu hayatın size ‘İlk önce sen kendi değerini bil! ‘ deme şeklidir.

Çevreniz tarafından yaptığınız fedakârlıkların unutulup hiçe sayıldığını mı düşünüyorsunuz? Bu hayatın size ‘Kendine zaman ayır; kişisel zamanını es geçme! deme şeklidir.

 Çoğu zaman olaylar karşısında duygu yoğunluğundan dolayı durumun iç yönünü göremeyebiliyoruz. Sadece yaşadığımız duyguya odaklanıyoruz.

Halbuki ilk yapmamız gereken hissettiğimiz duyguyu adlandırmak. Şu an ne hissediyorum sorusunu kendimize sormak. Daha sonra  ise ‘Hangi durum beni bu duyguya sürükledi? Bu olay bana hangi öğretiyi vermeye çalışıyor? ‘gibi sorularla kendimizi yoklarsak, yaşadığımız olayın satır arasını okuyabiliriz.

Kuşkusuz hayat bize mütemadiyen ders veren bir okuldur.  Ne var ki bu okul,  bir denge ve uyum içindedir. Sözünü ettiğimiz dengenin bir yapı  taşı da  alma-verme dengesidir.

Alma- verme dengesi  bir nevi enerjisel bir alışveriştir.  Bütün evreni kapsayan bir akıştır. Sevilmek mi istiyoruz? Öncelikle sevgiyi vermeliyiz. Hayatımızda bolluk mu istiyoruz? İlk önce vermeyi bilmeliyiz. Böylelikle bu akışta dengede kalabiliriz.

Bu durum aynı zamanda sosyal ilişkilerimiz için de geçerli. Aklınıza ‘Her şey kısasa kısas mı olmalı? Menfaat gözeteceksek iyiliğin ne anlamı kalır ki? ‘ gibi sorular gelebilir. Benim demek istediğim ise şu: Siz karşınızdaki kişiye on üzerinden yedi veriyorsanız karşınızdaki üç veriyorsa, bu ilişkide ciddi mânâda  bir dengesizlik söz konusudur. Bu ilişki arkadaşınız da olabilir, ailenizden biri de olabilir. Siz her şey yolunda, ben ne yapıyorsam severek yapıyorum diyor olsanız da evren öyle söylemiyor maalesef.

Muhakkak iç sesiniz şöyle bir cümle kurmuştur: ‘Ben bir şey beklemiyorum ki, teşekkür etmesi yeterli.’  Bu durumdaki istek, aslında alma-verme dengesinin yaşamsal bir örneği. Ayrıca bu dengeyi sadece muhatabınız olan kişi ile değil, herhangi bir varlığa, veyahut şükrederek de sağlayabilirsiniz.  Önemli olan hayatın size ne verdiğini fark etmek ve bu durumun şükrüne varıp kendimizce teşekkür etmek.

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle… Hoşça kalın…