2012 yılında uzunca bir süre kıyametin kopacağından bahseder olmuştuk hatırlar mısınız?

Hatta Maya takvimine göre “2012’de Dünya’da kıyamet kopacak ve tek bir yer sağlam kalacak’ iddiası vardı ya, o zaman sözü geçen o yer tüm dünyaya adını duyurmuştu.  Yerlisi, yabancısı kimisi meraktan kimisi korkudan gelen binlerce kişiyi ağırlamıştı. Hatırladınız mı?

Hatırladığınızı varsayıyorum. Evet evet o yer Şirince.

Şirince, tarihi milattan sonra 5.yüzyıla uzanan, Ege’nin en şirin, en verimli topraklarına sahip, tarihi evleri dağların arasında yeşil bir yamaç üzerine kurulmuş şipşirin bir köy. Kimi zaman Kırkınca, kimi zaman da Çirkince olmuş. Şimdi ise tarihin bütün güzelliğini sunduğu Şirince…

Şirince eski bir Rum köyü. Mübadele ile o zaman köyde yaşayan Rumlar, diğer Anadolu Rumları gibi Yunanistan’a göç etmek zorunda kalır ve yerlerine Balkanlar’dan gelen Türkler yerleştirilir. Bu mübadele sonucunda Türkler Şirince’nin yeni yerli halkı haline gelmiştir. Köy halkının en büyük gelir kaynağı şarap üretimi, bağcılık ve zeytincilik. Bir süre bu aksamış olsa da özellikle son yıllarda yeniden bu sektörler ayağa kalkmış ve hızla gelişmiştir. Şirince’de zeytinciliğin ve bağcılığın yanı sıra elma, ceviz ve incir de yetiştirilmektedir.

Köyün içerisine girdiğiniz zaman bir uzunca bir çarşı karşılıyor sizi. Sıra sıra dizilmiş dükkanlarda hediyelik eşyalar ve organik ürünler ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Satılan ürünlerin çoğu el yapımı ve köy halkı tarafından üretiliyor.

Sokakları, dar ve yokuşlu. Köyün taş döşeli dar sokaklarında yürümek her ne kadar zor olsa da insana büyük bir huzur veriyor. Rumlara ait çok sayıda ev günümüzde hala ayakta. Özgün tarihi mimarisini korumayı büyük ölçüde başarmış. Bu yüzden tarihi dokuyu hissettiren bir yer Şirince.  Şirince artık bir sit alanı olduğu için evler koruma altına alınmış. Sırayla restore ediliyor. Bazı evler de misafirleri ağırlamak için butik otellere dönüştürülmüşler. Taş döşeli yollara bakan bu evlerin her birinin farklı bir hikayesi var. Rum mimarisinin muazzam güzelliklerini sergiliyor bu evler.

İki tane kilisesi var.  Aziz Dimitros Kilisesi ve St. John The Baptist Kilisesi.  St.John The Baptist Kilisesi’nin bahçe kısmında bulunan dilek havuzuna dilek dileyip para atmayı ihmal etmedim. Eğer bir gün yolunuz düşerse siz de gidip dilek tutmayı ihmal etmeyin.

Şirince’de sayısız şarap mahzeni var. Eğer ilginiz varsa köyün merkezinde yer alan bu yerlerde şarap tadımı yapabilirsiniz. Çeşit çeşit meyve şarapları var. Üzüm, vişne, karadut, böğürtlen. En güzel meyve şarabına karar verdim o gün. Karadutlu şaraptı.  Elbette herkesin damak zevki farklı. Ayrıca Şirince’ye gitmişken kumda pişirilen kahvesini denemeyi unutmayın!

Şirince taş döşemeli sokaklara bakan evleri ve her taşın altından çıkan farklı hikayelerle inanılmaz bir tarih barındırıyor. Bu eşsiz doğayı görmek, sıcakkanlı insanları ile sohbet etmek ve huzurun hakim olduğu havayı solumak için Şirince’ye mutlaka gidin!