Öncelikle sorgulamamız gereken konulardan biri ‘’hata nedir, neler hata içerisine girer?’’ bunu sorgulamamız ve analiz etmemiz daha sağlıklı olacaktır.

İnsan yaşamı boyunca hayatı tüm yönleriyle deneyimlemektedir. Yaşamlarımızı oluşturan deneyimlerimizdir. Öğretiler, öğrenmeler deneyimler sonucu oluşur ve pekiştirilir. Bu deneyimler her zaman beklenen veya istenilen sonuçları içermeyebilir. İstenmeyen durumlar gelişebilir, hesap edilmeyen anlar oluşabilir. Bu sayede ‘’olumsuz’’ olarak da nitelendirilen birçok olay da yaşayabiliyoruz. Bazen yanlış bazen hata olarak nitelendirsek de içerik olarak bu deneyimler bizleri geliştiren, büyüten özellikler de içermektedir.

Bugün bu hatalar, aksilikler ya da yanlışlar üzerinden kişilerin de kendi yaşamlarında yaptıkları hataları ve bu hatalara yönelik nasıl süreçler geçirdiği üzerinde konuşacağız. Öncelikle bir metafordan bahsederek başlayalım.

-Diyelim ki bir törene katılacaksınız. O gün için çok şık, çok güzel veya çok yakışıklı görünmek istiyorsunuz. Sizler için önemli olan bir gün. Bu yüzden de özenli davranarak çok hassas şekilde hazırlanıyorsunuz. Çok değerli ve çok beğendiğiniz kıyafetler aldınız. Bunları da giydikten sonra daha da kendinizi özgüvenli ve önemli hissettiniz. O gün artık kıyafetlerinizi giydiniz, saçlarınızı ve bakımlarınızı yapıp artık evden çıkıp törene doğru ilerleme vakti geldi. O gün için de havanın yağmurlu olduğu ve sokakların çamur ve su birikintileri ile dolu olduğunu hatırlayalım. Evden çıktıktan sonra sokakta ilerlemeye başladığınızda bir arabanın yanınızdan son sürat geçtiğini ve su birikintisinden çıkan su ve çamurun tam olarak üzerinize sıçradığını düşündüğünüzde ne hissedeceğinizi ve duygu olarak ne yaşayacağınızı tahmin edebiliyorsunuzdur. Aklınızdan geçen hayal kırıklığı ve öfke halinin de tetiklediği olumsuz düşünceler, sitemler, v.s. Tüm olumsuzluğun içerisindeki ruh haliniz iyi durumda olmayacaktır muhtemelen. Şimdi diyelim ki; tekrar alternatif bir kıyafetinizin olduğunu ve kısa sürede tekrardan hazırlandığınızı düşünseydik. Her şey ilk etaptaki kadar mükemmel olmaksızın yine iyi hissedeceğiniz bir durumda olabileceğinizi hayal edelim. Tekrar sokağa çıktığımızı düşündüğümüzde sizce o sokaktan geçerken su birikintisine, gelen araçlara ve ilerlediğimiz güzergaha dikkat eder miydik etmez miydik?

Anlattığım bu metaforda son soru özelinde yaşamımızı ve yaşamımızdaki hatalarımız tekrardan sorgulamanızı istiyorum.

Muhtemelen çoğunluğumuz bu soruya ‘’evet, tabii ki dikkat ederdim.’’ diyecektir. Çünkü bize olumsuz bir yansıması olan ve olumsuz etkileyen durumları tekrar yaşamak istemiyoruz diyebiliriz. Peki her zaman bunu uyguluyor muyuz ya da uygulayabiliyor muyuz? Muhtemelen bu soruya da ‘’evet, çoğunluklar uygulayabiliyorum ama bazen de uygulamadığımı düşünüyorum.’’ diyenler de vardır. Peki gerçekten neden bazı hataları tekrarlarız? Neden aynı hataları yapmaya devam ederiz?

-Sorulan sorulara cevap oluşturacak birçok açı ve alt başlık var. Bugün bir tanesini sizlerle paylaşıyor olacağım. O da ‘’Bilişsel Çelişki Teorisi’’.

Bilişsel Çelişki Teorisi nedir?

Sosyal psikoloji içinde yerini alan ve Leon Festinger isimli bir sosyal psikolog tarafından ortaya atılan bu teori, insanın çelişkili durumlarla nasıl baş ettiğini anlatıyor. Festinger teorisi ile ilgili şunu söylüyor: Bilişsel çelişki ortaya çıktığında, yani birey iki zıt biliş arasında kaldığında bir rahatsızlık hisseder ve bu uyumsuzluğu gidermek için tüm gücüyle çaba gösterir. Örnek olarak, kişinin sigara içtiğini düşünelim. Hekimlerden veya başka kaynaklardan sigaranın zararları ile ilgili bilgi ediniyor. Aldığı bu bilgiye uygun olarak sigara içmenin sağlığa zararlı olduğunu düşünüyor. Bu durumda kişi ya davranışını değiştirip sigarayı bırakacak ya da sigara içmenin vereceği zararları inkâr edecek, hatta sigaranın kendine yararı olduğuna dair bilgiler bulmaya çalışacaktır. Her iki durumda da bilişleri ile eylemleri arasındaki uyumsuzluğu azaltmış olacaktır. Eğer içmeye devam etmeyi tercih ettiyse sigaranın zararları ile ilgili her türlü bilgiden kaçınmaya çalışacaktır. Özetle, uyumsuzluğun varlığı strese neden oluyor, bu da insanı mümkünse ondan tamamen kurtulmaya; mümkün değilse, önemli ölçüde azaltmaya motive ediyor. Bu durumda olan insan bilişsel çelişkiyi azaltmak için aşağıdaki yöntemlerden birini kullanıyor:

Davranışını değiştirmek (Artık sigara içmeyeceğim)

Bilişini değiştirmek (Sigara içmek zararlı değil)

Davranışıyla çelişkili olan bilişi yeniden ayarlamak (Sigaranın zararıyla ilgili haberler abartılıyor, sigara içmek beni rahatlatıyor, işim çok stresli olduğundan sigara içmem normal, sigara içmek sosyalleşmemi sağlıyor, sigara içiyorum ama spor da yapıyorum, sigara içmeyen de ölüyor bari zevk alarak yaşayayım vb.)

Hayatımızda yaşanan hatalara bir de bu açıdan bakmak ve farkında olmak amacıyla okuduğumuz bir yazı olması dileğiyle, keyifli okumlar.