Hayatımız boyunca zaman zaman zorlu süreçlerle karşılaşırız. Zihinsel olarak bizi yoran süreçlerdir.

Bu süreçlerin nasıl geliştiği ve ilerlediği bazen bizim kontrolümüz dışında olabilir. Bazen de kendi hatalarımızın sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalıp tabiri caizse bedelini öderiz... İşte ben de bu tür zorlu dönemlerden geçmiş biriyim. Gerçek şu ki, birçoğumuz bu tür deneyimleri yaşarız. Ancak bazımız sanki hiçbir sorunu yokmuş gibi davranır. Böyle insanlara her zaman hayranlık duymuşumdur.

Hep düşünüyorum, böyle insanların içinde nasıl fırtınalar kopmuyor... Uzaktan öyle görünse de, maalesef ki hiçbir şey dışarıdan gözüktüğü gibi olmuyor. Bu olumsuz durumlarla başa çıkmak, o an içinde insanı güçlü bir savunma ve dayanıklılık mekanizması geliştirmeye itse de hem mental hem de fiziksel olarak negatif bir geri dönüş yapıyor. Peki, nedir bu olumsuz geri dönüşler? Aslında bakıldığı zaman iki tür feedback diğer adıyla geri dönüş vardır: Pozitif ve negatif.

**

Pozitif geri bildirim, bir sürecin veya sistemin daha iyi veya daha kötü sonuçlara yol açacak şekilde gelişmesine neden olan geri bildirimdir. Negatif geri bildirim ise mevcut süreçleri dengede tutmak veya aynı şekilde devam ettirmek için verilen geri bildirimlerdir. Yani bahsettiğim bu geri bildirimler hayatımızın olmazsa olmazıdır.

Sizlere örnek vererek konuya açıklık getirmek istiyorum. Bir öğrencinin çalışması gereken sınavı var. Fakat öğrenci sınava yeteri kadar çalışmıyor ve sonucunda düşük bir puan alması kaçınılmaz oluyor. Burada aslında çalışılmayan ders öğrenciye bir geri bildirim yaparak uyarıyor. Diyor ki, daha düzenli ve sıkı çalışmalısın. Aslında negatif geri bildirim kötü bir şey değil ama ucu açık bir konu. Peki pozitif geri dönüşler? Yine bir öğrenci üzerinden örnek vereceğim. Bu sefer öğrenci düzenli ve sıkı çalışan biri, doğal olarak sınavın dönüşü pozitif geri bildirim olacak. Ama burada unutulmaması gereken en kritik nokta istikrardır. Eğer süreklilik sağlanmazsa, geri bildirim negatif olacaktır.

**

Sevgili okurlar işte burada “Neden böyleyim?” sorusu önem kazanırken soru aslında çok derin anlamlar taşıyor. “Neden böyleyim?” sorusunu inceleyelim isterseniz… Soru aslında net olmasına rağmen spesifik bir soru. Çünkü, sorunun öznesi biziz. Soruyu biraz daha derinleştirmek istiyorum… Bu noktada bu soruya cevap vermek herkesin yapabileceği bir şey değildir. Nedenini söyleyeyim… Çünkü kendimizi en iyi tanıyanın yine biz olduğumuzu bilmeliyiz. Başkaları bizi anlayabilir ancak gerçek bizi tanıyamazlar. Yani asıl cesaret insanın kendisine karşı dürüst olabilmesinde yatar.

Ne kadarımız kendimizi doğru ifade edecek kadar cesuruz? Şu an aklıma yaptığım hatalar, doğrular, isyanlar geldi. Tabii ki hepimizin yanlışı, doğrusu, isyanı var. Buradaki amacımız sorunun muhatabı olan bizler için atılacak küçük ancak gelecek için büyük bir cesaret adımıdır.

**

Anlıyorum, insanın içinde itiraf edemediği, sindiremediği, bastıramadığı duyguları ve hisleri olabilir. Yarım kalan hikayeler, yaşanması mümkünken yaşanamayan olaylar… Ama unutmayın, sizi kendinizden başka kimse iyi tanıyamaz.

Belki de artık kendinize “Neden böyleyim?” sorusunu sormanın vakti gelmiştir… Ne dersiniz?